Aziz Polieuktos Kilisesi Kalıntıları

Etrafından geçip gidenlerin ne olduğunu dahi bilmediği bu yapı zamanında Ayasofya'yı yaptıran İmparator Constantinus'u o kadar etkilemiş ki Constantinus daha büyük bir kilise için Ayasofya'yı inşa ettirmişti. Böylesine büyük bir yapıdan geriye çok az şey kalması çok üzücü. Latinlerin 4. Haçlı kuşatması sırasında tamamen yağmalayıp yıktığı bu yapının 3 katkı olduğu ve diğer bazilika tarzı Kiliselerden oldukça farklı olduğu ortada. Yapı kalıntılarından da anlaşılacağı üzere dikdörtgen bir şekilde yapılmış. Latin istilası sırasında kilise de bulunan bir çok değerli oymalar, işlemeler, sütünlar, kilise süslemeleri ve değerli dini yapıların Avrupa ya kaçırıldığı ve burada hala günümüzde sergilendiğini söylemek gerekir. Yine yapıdan arta kalan bir kaç değerli kilise parçasını günümüzde İstanbul arkeoloji müzesi bahçesinde bulmak mümkündür. Cumhuriyet döneminde hiç değer verilmeyen ve bir çöplüğe dönen yapıda evsizler mahsen kısmında kalmış 2020 yılında tekrar temizlenip ziyarete açılsada şahsen mahsen kısmında evsiz ve tinercilerden kalma izler mevcut bu nedenle mahsen kısmını sonuna kadar dolaşamadık yinede herkes muhakkak gidip görsün.

2000 yıla yakın bir tarihi olan kilise. İstanbul'un göbeğinde bulunuyor ve şuan korkunç bir durumda. Aşırı bakımsız ve doğaya terk edilmiş bir vaziyette. O kadar umursanmamış bir durumda ki sütunlardan birini alıp evinize görürseniz kimse ne yapıyorsun demez. Tarihe karışmak üzere olan başka bir yapı malesef. Ancak konumu oldukça güzel belki yok olunca yerine bir otel yapabiliriz daha işlevli olur ya iki üç harebeden. Gitmenizi tavsiye ederim yok olmakta olan tarihi en önden seyredebilirsiniz. Onun dışında akşam vakitleri uzak durun.

Ayios Polieuktos Kilisesi’ni, Anikius Olybrius’un kızı Anikia Luliana 524 – 527 yıllarında yaptırmıştır. Kilisenin bugün sadece temel kalıntıları görülebilmektedir ve 1964 – 1965 yılı kazılarında ortaya çıkarılmıştır. İmparator Justinanos’un iki büyük yapısı Sergios Bakkhos ve Ayasofya Kiliseleri’nden hemen önce inşa edilen Polieuktos, bu yapıların öncülü olarak dönemin mimari gelişiminin de bir göstergesidir. İbadethane, kubbeli bazilika olarak inşa edilmiştir. Kurtarma kazıları esnasında ortaya çıkarılan eserlerden şu anlaşılmaktadır ki; yapıda daha önceleri bulunan bir çok parçanın 13. yüzyılda Haçlı işgali sırasında Polieuktos Kilisesi’nden Venedik’teki San Marco’ya kaçırıldığı anlaşılmıştır. Plan şeması kapalı Yunan Haçı tipindedir. Orta mekanın üzerinin kubbe ile örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Apsisin içinde sintronon basamakları mevcuttur. Kazılarda çıkan parçalardan bu kilisenin bezemeleri, geç Roma sanatının en önemli örneklerinden olan sütun başlıkları ve mimari görkemiyle ünlüdür. Kalıntılar 1960’larda yeraltı geçidi yapılırken ortaya çıkarılmıştır.

Kilise, Ayasofya’dan sonra İstanbul'un en büyük bazilikalarından biri olarak biliniyor. Saraçhane Arkeoloji Parkı'nda yer alan kalıntılar 6. yüzyıla dayanıyor.

1960 lardaki kazılarda gün ışığına çıkarılmış. Aya Sofya inşa edilene kadar Istanbul'un en büyük kilisesi olduğu söyleniyor. Kalıntıların dışında herhangi bir işaret, tabela, bilgi veren bir not vs. bulunmuyor.

Açık kapı mimarlık festivali kapsamında burayı gezme fırsatı buldum. İbb mirastan biri bize alanı tanıttı ve yapılan çalışmaları anlattı. Böyle önemli bir yerin geç de olsa hatırlanıp korumaya alınması beni çok mutlu etti. Eminim bittiğinde de çok güzel olacak.

Berduşlara bırakılmış bir tarih. Restorasyon yok, bakım yok, pislik içerisinde. İbb yanında, İstanbul'un göbeğinde kocaman bir yanlış. Bu eser tarihimizin anahtarlarından birisi. Latinlerin kendi dindaşlarına neler yaptığının en büyük kanıtı.

Eğer ayakta kalabilmeyi başarsaydı Ayasofya kadar büyük ve önemli bir Bizans eseri olacaktı. Latin istilasında nadide freskler ve parçalar kaçırılmış.

Fatih Heykelinin tam karşısında, ana cadde üzerindeki küçük bir parkta, bu kilisenin kalıntıları görülebilir.İmparator III. Valentinus’un yeğeni Anicia Juliana: 524-527 yılları arasında Forum Tauris’ten Havariyyun kilisesine giden ve Mese olarak isimlendirilen ana caddede: Konstantiniani veya Theodosianai diye adlandırılan bölge, aile mülkü yakınlarında, Aziz Polyeuktos’a adanan bir kilise yaptırdı. Kilise, Mese caddesinin kuzeyinde, yamaçta kuruldu.Tüm yapı: Vaftizhane, Martriyum ve dışarıdan 52 x 58 metre büyüklüğündeki ana mekandan oluşuyordu. Bu mekanın geniş merdivenlerle ulaşılan narteksi, atriumun seviyesinden 5 metre daha yüksekti. Ortadaki nefin kubbeyle örtülü olduğu sanılıyor. Bir kısım belgeye göre, kilisenin iç donanımının oldukça zengin olduğu düşünülüyor. Zemin ve duvarlardaki mermer kaplamalar, mozaik ve taş kakmalarının çok özel nitelikte ve sanat tarihi açısından önem taşımaktadır. Marmara adasından getirilerek işlenmiş mermerler ve kabartmalarla bezenmiş yapı taşları bulunur.Evet devam eden süreçteki gelişmeler şöyledir. Günümüze kadar ulaşan kubbeli mahzenler, 7’nci yüzyılda molozla doldurulur. İkonacılık döneminde, kilisenin figüratif kabartmalı ortadan kaldırılır. Kilise 10’ncu yüzyılın ikinci yarısına kadar kullanılır. 10’ncu yüzyıl sonu veya 11’nci yüzyıl başında, yapı harabe hale gelir. Buna sebep olarak: 1010 yılındaki depremden etkilendiği düşünülmektedir. 12’nci yüzyılın ortalarına doğru atrium yağmalanır. Kuzeydeki yapı sarnıca dönüşür ve atrium, mezar olarak kullanılır. Nispeten iyi korunarak gelen kilise, 1204 yılındaki Latin Haçlı istilasında tamamen yağmalanır.Pek çok parçası Venedik’e kaçırılır ve oradaki San Marco manastırında kullanılır. Diğer yapı parçaları, eski İstanbul’da diğer yapılarda yeniden kullanılır. Azizlerin kutsal kalıntıları ise, 14’ncü yüzyılda Rus hacıların yazdıklarına göre Havariun kilisesinin bir yan şapelinde bulunmaktadır. İstanbul’un fetih edilmesinden sonra, kilise kalıntılarının kuzeydoğusunda, 1474-1475 yılları arasında mimar Ayas mescidi yapılır. 1489 yılında kilise kalıntılarının üstüne Karagöz mescidi inşa edilir ve 1493-1494 yılları arasında, Sadrazam Çandarlı İbrahim Paşa hamamı eklenir. Her iki yapıda da özellikle hamamın temelinde, buradan alınan yapı taşları kullanılır.

Etrafina tel örgü çekip öyle bırakmışlar. Eskide durumu daha kötu idi.

İstanbul Belediye Sarayı'nın yakınlarında kalıntıları görülebilir. Kalıntılar 1960'larda yeraltı geçidi yapılırken ortaya çıkarılmış.

İstanbul Aziz Polievktos Kilisesi kalıntıları Saraçhanebaşı Belediye sarayının kuzeybatısında ve Atatürk bulvarı üzerinde kalıntıları duran Ayios Polyeuktos Kilisesi Ayasofya’dan sonra İstanbulun en büyük bazilikalarından biri olarak gösteriliyor. Bazilika 6.yüzyıla tarihleniyor.Saraçhane’deki Aziz Polyeuktos’a adandığı için bu ismi alan kilise, 11. yüzyılda önce harap edildi, sonra da yağmalandı. Kilisenin kıymetli parçaları ve sütunları Barcelona ve Venedik’e kaçırıldı. Kilise, Bazilikal planlı ve kubbeliydi. Birkaç sene öncesine kadar çok bakımsız olan yapı ve çevresi neyse ki pırıl pırıl üç Öğrencinin duyarlılığı sayesinde tel örgülerle çevrilerek “açık hava tuvaletinden” “kapalı hava müzesi!”ne dönüştü. Saraçhane’deki Ayios/Hagios/Aya Polyeuktos kazılarıyla ilgili R.M Harrison, Hayes isimli arkeologların “Excavation at Saraçhane in İstanbul “adlı araştırma, kazı raporları var. Ayrıca Polyeuktos kazılarında çok miktarda , seramik, Taş, sütun başlığı, sütun tamburu ve sütun gövdesi elde edilmiştir. Bunların bir çoğu kalıntıların ortasında istifli (Veya yığılmış) olarak durmakta. Ayios Polyeuktos Kilisesi kazılarında çok miktarda cam parça da ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında kandil, kadeh ve pencere camları sayılabilir. Pencere camları yuvarlak veya köşelidir; renkleri kahverengi, yeşil, oliv, sarı ve mavi-yeşilin tonlarıdır. Renksiz denecek kadar açık renkli olanları da vardır. Yuvarlak camlar”crown”*tekniğiyle üretilmiştir ve ortaları göbeklidir, kenarları ise içe katlanmıştır. Köşeli camlar kesin olarak 7.yüzyıla tarihlenmekle birlikte (Harrison,1986,s.206)Göbekli camların bir kısmı Bizans, bir kısmı ise Türk dönemine ait olabilir. Polyeuktos kilisesinde kadeh, kandil, bilezik, kase, şişe ve tabak parçaları da bulunmuştur. Renkleri yeşil, mavi, mavimsi yeşil, sarı, oliv tonlarındadır, renksiz örnekler de vardır. 5.yüzyıldan 13.yüzyıl başına kadar tarihlenebilirler.(Hayes,1992 s.400-405) Ayrıca kilisede çok ilginç parçalara da rastlanmıştır. Bunlar duvar kakmaları, altın varaklı duvar plakası ve mineli şişe parçalarıdır.

kilise, 11. yüzyılda önce harap edildi, sonra da yağmalandı. Kilisenin kıymetli parçaları ve sütunları Barcelona ve Venedik’e kaçırıldı. Kilise, Bazilikal planlı ve kubbeliydi.

Mimar Peter Zumthor, Almanya'daki bir şapel katıntısı ile muazzam bir müze inşa etti. (Kolumba Müzesi) Aynı mimar ülkemize davet edilerek buraya bir yapı tasarlanması istenebilir. Ülkemize harika bir mimari eser kazandırmış oluruz.

Ayasofya'nın inşaasına ilham olan Aziz Polieuktos Kilisesi'nin günümüze ulaşabilen kalıntıları...

Tellerle çevirilmiş alan, açılan boşluktan görülebiliyordu. Çıkarılan eserler İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde. Yine Cadde karşısında, Bozdoğan Kemeri her iki tarafında park içinde dağınık şekilde sütun, sütun başlıkları var.

Kız Taşı'nı görmeye giderken tesadüfen gördüğüm kaderine terk edilmiş bir yapı. Etrafı demir parmaklıklarla çevrili ama giriş kapısı açıktı. Kolayca girip inceledim. Tipik bir Roma/Bizans mimarisi olan kilise kalıntısı ve sanıyorum ki bu yalnızca bir bölümü. Yakınında Bozdoğan Su Kemeri, Kız Taşı, Teyyare Şehitleri Anıtı gibi daha başka yapılar var. (Birkaç dakikalık yürüme mesafeleri ile) Bir bütün halinde gezi yapılabilir. Üst kısmında küçük bir park bulunuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yanı başında yer alan Aziz Polieuktos Kilisesi ne zaman restore edilecek veya bu alanda arkeolojik kazı yapılacak? Bu kadar merkezi yerde, görünür kısımlarda bile birçok kalıntı var ama kaderine terk edilmiş! Her yer çöp, çok yazık!!

Şuan restorasyon çalışması oldğundan gieiş yasak

Tarihi Yerleri seven varsa geçerken Bir bakın derim

Kalıntılar var yalnız

Keşke onarıp hizmete açsalar

cok güzel daha fazla eser yerleştirilebilir.

Çocukluğumdan beri neden harabe olduğunu merak ediyordum sonunda restore ediliyor.

Güzel park

Bu kadar kıymetli kalıntılar sefil halde bakımsız, tinercilerin mekanı ve açık hava tuvaleti durumunda.

Daha iyi bakıma ve temizliğe ihtiyacı olduğu kesin

Ayasofya oncesi yapilan klise kalintilari

Uzaktan izlenen tarihi bir doku..

Cok güzel ayak üstü uğrayabileceğiniz bir yer

Çok az önemsenmiş gibi görünen, site çevresinde hiçbir bilgi bulunmayan ve içeriye erişim imkanı olmayan çok önemli bir tarihi alan.

Aziz Polyeuctus Kilisesi'nin kalıntıları İstanbul Belediye Binası'nın karşısındaki parkta yer almaktadır. Bir zamanlar Bizans İmparatorluğu'nun en büyük tapınağıydı. Bina MS 6. yüzyılın başında inşa edilmiştir. Kilise zengin malzemelerden inşa edilmiş ve tarihçilere göre çok zengin bir şekilde dekore edilmiştir. Ne yazık ki, 10. yüzyılda bakıma muhtaç hale geldi ve başka binaların inşası için onu sökmeye başladılar. Ancak mevcut durumda korunmuş olan güçlü temel, bu binanın büyüklüğü hakkında fikir vermektedir.

Arkeolojik parkın olduğunu bilmiyorsanız ünlü Aziz Polyeuctus kilisesinin kalıntılarını fark etmezsiniz. İki ünlü kadının rekabetini anlatan çok güzel, gerçek bir hikaye var; bunlardan biri binayı inşa eden aristokrattı Polyeuctus kilisesi (uzun bir aristokrat soyuna sahip eski bir Roma ailesinden), diğeri ise ünlü Justinianus'un karısı (asil olmayan) Bizans İmparatoriçesi Theodora'ydı. Biri, bugün sadece birkaç kalıntısı bir parkın içinde kalan heybetli St. Polyeuctus Kilisesi'ni, diğeri ise Osmanlı Türkleri tarafından yıkılan güzel ve zengin Kutsal Havariler Kilisesi'ni (ikinci kilise) inşa etti. Fatih Camii'ne yol açın. İki güçlü ve zengin kadın, iki heybetli kilise, ikisi de sonsuza dek ortadan kayboldu. Ancak efsaneleri, tıpkı onları inşa eden patronlar gibi, hâlâ kolektif hafızada varlığını sürdürüyor. Hem Theodora hem de I. Justinianus Kutsal Havariler kilisesine gömüldü. Fatih Camii'nin altında Bizans İmparatorluğu'nun hükümdarları ve birçok imparatorun ünlü çiftinin naaşları yatıyor. NOT : Bir Bizans imparatorunun ya da önemli bir Bizans şahsiyetinin mezarı, şehrin fethinden ve zamanından günümüze ulaşamamıştır. Manastırlar için de aynı şey geçerli.

Birçok nedenden dolayı mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer, Roma İmparatorluğu'nun yozlaşmasının, yıkılmasının ve İstanbul'daki Rum nüfusunun yok oluşunun örneklerinden biridir. Kalıntılar bitki örtüsünden bile neredeyse görünmez. biçilmiş olsa da, her şeyin alakasız olduğu izlenimini veriyor. Yetkililerin buna daha fazla dikkat etmesi gerekiyor, dolayısıyla bir yıldız.

Bu kilisenin tarihi oldukça ilginç. Ne yazık ki tamamen çitlerle çevrili olduğundan erişilemiyor. Çitin içinden parçaları görebilirsin

Bizans'ta bu konum çok önemli

Agios Polyeuktos Kilisesi, Julian Anikia tarafından yaptırılan ve Agios Polyeuktos'a adanan, Konstantinopolis'teki ilk dönem Bizans Hıristiyan kilisesidir. Ayasofya'nın inşasına kadar şehrin en büyük tapınağıydı ve zengin bir şekilde dekore edilmişti. Bu, Sasani Perslerinden kalma dekoratif unsurların geniş ölçekli kullanımını başlattı ve muhtemelen Tanrı Sophia'nın tapınağında mükemmelleştirilen kubbeli bazilikanın yeni mimari tipinin açılışını yaptı. Tapınağın inşası, Batı Roma İmparatorluğu'nun imparatorlarının soyundan gelen Julian Anicia'nın bilinmeyen mimarlarına emanet edildi. Tapınak MS 524 ile 527 yılları arasında I. Justinus döneminde inşa edilmiştir. Asıl amaç, II. Theodosios'un eşi ve Iuliani'nin büyük büyükannesi Eudokia tarafından inşa edilen eski kilisenin yerine Agios Polyeuktos'un arabasını yerleştirmekti. Geleneğe göre Polyeuktos, Roma ordusunda zengin bir subaydı ve o zamanlar Roma'nın vasal Ermenistan Krallığı'na ait olan, bugünkü Türkiye'nin Malatea'sı olan Melitini şehrinde şehit edilen tarihteki ilk Hıristiyandı. Bu, Valerian'ın (Valeriano) Roma İmparatoru olduğu dönemde ve özellikle de kanonik takvime göre 10 Ocak 259'da gerçekleşti. Çevirmen Symeon, Polyeuctus'un arkadaşı Aziz Nearchus'un gayretiyle teşvik edilerek açıkça Hıristiyanlığa geçtiğini yazıyor: "Aziz Polyeuctus şevkle yanarak kasaba meydanına gitti ve herkesin putlara tapmasını gerektiren fermanı yırttı. Kısa bir süre sonra şehrin sokaklarında on iki put taşıyan bir duacıyla karşılaştı. Aceleyle putları yere attı ve ayaklar altında çiğnedi.” Eşi Paulina, çocukları ve kayınpederinin çığlıklarına ve protestolarına aldırış etmeden yetkililer tarafından işkence gördü. Sonunda başı kesildi. Polyeuktos, Batı dünyasında vaatlerin ve anlaşmaların koruyucu azizi olarak kabul edilir.

Aziz Polyeuktos Kilisesi (Yunanca: Ἅγιος Πολύευκτος, çevrilmiş. Hagios Polyeuktos; Türkçe: Ayios Polieuktos Kilisesi), soylu kadın Anicia Juliana tarafından inşa edilen ve Sain'e adanan Konstantinopolis'teki (şimdiki İstanbul, Türkiye) antik bir Bizans kilisesiydi. t Polyeuktus. Juliana'nın kendi imparatorluk soyunun bir kanıtı olarak tasarlanan bu yapı, cömertçe dekore edilmiş bir binaydı ve Ayasofya'nın inşasından önce şehrin en büyük kilisesiydi. Bu, Sasani Pers dekoratif unsurlarının geniş ölçekli kullanımını başlattı ve daha sonraki Ayasofya'da mükemmelleştirilen yeni kubbeli bazilikanın mimari tipinin açılışını yapmış olabilir. Kilisenin inşasından sonraki tarihi hakkında çok az şey biliniyor. Bina 11. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüş, sonrasında çürümeye yüz tutmuş, Konstantinopolis ve diğer şehirlerde birçok mimari unsur kaldırılarak yeniden kullanılmıştır. Osmanlı döneminde yeniden inşa edilen kilisenin yeri, 1960'lı yıllarda yapılan kazılarda yeniden keşfedildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Belediye Binası'nın tam karşısındaki alan, heykeller İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne kaldırılmış olsa da artık ziyaretçilere açık, korunmuş bir arkeoloji alanıdır.

İstanbul tarih kenti

Muhteşem

Antik anıtları daha iyi korumak isterim... 20 yılı aşkın süredir bu durumdalar...

Bakım nedeniyle kapalı

Eskiden kenar mahallelerde çok otururdum ve ne olduğunu bilmiyordum

Tarihi mekan. Kalıntılara daha fazla önem verilmeli. Daha fazla tanıtım

Bir zamanlar Büyük Katedral'in güzel kalıntıları, ancak çevresinde büyük bir çit var, bu da kiliseye bakmayı zorlaştırıyor, ayrıca kalıntıları korumak için daha fazla bakıma ihtiyacı var

Buranın tarihi dokusunu seviyorum

Büyük sarı bir çitin arkasında kazı çalışmaları nedeniyle kapalı.

sorun değil

Gerçekten zamanı soluyan bir yer.

Keşke daha fazlası olsaydı

İyi

iyi

Fena değil

ihtişam

Güzel

Ortalama kalitede kalıntılar.

Antik yer