Adres: | Maltepe, Topkapı Maltepe Yolu No:13, 34010 Zeytinburnu/İstanbul |
---|---|
Kategoriler: | Turistik yer Cami |
Google Haritalar'da Aç |
CAMİ'NİN SAĞ VE SOL KÖŞELERİNDE BULUNAN ÜZÜM SALKIMLARI TAKKECİ İBRAHİM AĞA'NIN MANEVİ YÜKLÜ HİKAYESİ VE BU TARİHE TANIKLIK ETMEK ÇİNİLERİ GÖRMEK VE DOKUNMAK 2 REKAT NAMAZ KILMAK BÜYÜLEYİCİ .. BİR KÜP ALTIN İÇİN İMKANI OLDUĞU HALDE İSTANBUL'A GİDEMEYEN HANCI , 2 SALKIM ÜZÜM İÇİN İSTANBUL'DAN BAĞDAT'A GİDEN İBRAHİM AĞA'NIN HİKAYESİ ÇOK ETKİLEYİCİ BURAYA GELİP BU TARİHE ORTAK OLUN ...
Mimari olarak fevkalade bir camii. İçindeki çinileriyle , ahşap yapısı ile insanı büyüleyecek cinsten. Buraya Metrobüsle kolayca erişebilirsiniz. Buradan sonra da Panorama Tarih Müzesi, Merkezefendi Külliyesi ve Topkapı Parkı'nı yürüyerek gezebilirsiniz
Bugün ziyaret ettiğimde kapalı idi, ama avlusunda abdest alıp namaz kılabilirsiniz. Gelmişken hemen yakınında bulunan Türk dünyası Uygur mutfağı yemeklerini tadabilirsiniz
Caminin işçiliği malzeme dokusu muazzam eski zamanın işleri çok kaliteli inşaat mezunu olarak söylüyorum. Bulunduğu alan yeşillik park var büyük bir park görülmesi gereken bir mekan
dışarıda bir çalışma olmamasına rağmen iskeletler vardı caminin içinde Çinliler efsane ötesi hazır gitmişken Merkezefendi sokaklarında gezmenizi tavsiye ederim Osmanlı esintiler
En sevdiğim camilerden birisidir. Genelde kapalı olur. namazı dış sahanlıkta kılarsınız. Yalnızlık kaderi olmuş caminin, İstanbul'un merkezinde en yakın apartmana 1km. uzaklıkta bir cami var desem daha iyi anlaşılır durumu.
Takkeci İbrahim Ağa tarafından yaptırılan külliye cami, iki sebil, kuyu, hazîre ve sıbyan mektebi diye bilinen yapıdan oluşmaktadır. Kapısı üzerindeki mermer kitabeden caminin 1000 (1592), sebilin 1002 (1593-94) yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Derviş Mehmed Paşa’nın inşa ettirdiği çeşme ise külliyeye eklenen son yapıdır. Ancak yapıların kimler tarafından inşa edildiği bilinmemektedir. Takkeci İbrahim Ağa Camii, mütevazi boyutlarına karşın yapım tekniği ve hariminin zenginliği açısından önemli bir yapıdır. Benzer Osmanlı yapılarında açık biçimde gözlemlenemeyen bazı detaylara bu camide rahatça ulaşılabilmektedir. Meselâ caminin günümüze kadar gelmiş ahşap kubbeli mekânında özgün nitelikler muhafaza edilebilmiştir. Külliyede biri cami avlusunun içinde, diğeri sebilin arkasında yer alan iki hazîre bulunmaktadır. Bunların dışında sebilin arkasındaki hazîrenin karşısında kime ait olduğu bilinmeyen iki mezar daha vardır. Avlunun içindeki hazîrede biri Takkeci İbrahim Ağa Camii şeyhi Ali Efendi’ye ait olmak üzere altı mezar görülmektedir. Sebilin arkasındaki hazîrede ise mezar taşı kaybolmuş bir mezarla İbrahim Ağa’nın ve oğlu Halil Çavuş’un sandukaları yer almaktadır.
İstanbul Topkapı semtinde Arakiyeci veya Takkeci İbrahim Ağa Cami vardır. Bu caminin yapılışı ile ilgili ilginç bir hikayesi var. Arakiyeci İbrahim Ağa Kapalı Çarşı esnafındandır. Takke yapıp satarak geçinen dürüst, mütavazi, herkesin sevdiği saydığı bir kimsedir. Fakirlikten Topkapı dışında eski bir evde oturur, her gün işyerine o kadar yolu yürüyerek gelir gider. Bir gün rüyasında bir Ermiş ona, Bağdat’a gitmesini orada köprünün karşısında hurma ağacına sarılmış asmada üç üzüm tanesi kısmeti olduğunu ve onları yemesini söyler. İbrahim Ağa bu tür rüyaların sadık olduğunu bilir ama fazla önemsemez. Mütavaziliği burada da tutar, o kadar mübarek insanlar varken böyle bir rüyanın kendisini görmesini bir anlam veremez, verse de üç tane üzüm tanesi için aylar sürecek zorlu bir yolculuğu göze alamaz. Ancak aynı rüyayı ertesi günü de görmez mi! Eyvah! O gün işine gitmiştir ama aklı hep rüyadadır. Nihayet üçüncü gecede aynı rüyayı görünce mecbur bunda bir şey var deyip Bağdat yollarına düşer. Haftalar sonra Bağdat’a varır. Rüyasında şehrin merkezinde yer alan köprüyü bulur. Köprünün karşısında bir yemekçide karnını doyurur. Bu sırada etrafı da gözler. Hakikaten rüyasındaki Hurma ağacı ve ona sarılı asma oradadır. Karnını doyurduktan sonra hurma ağacının yanına gider. Ona sarılı asmada bir çok üzüm salkımı vardır. Aklı karışır. Hangi üç üzüm tanesini yemelidir! Asmayı bir güzel inceler bir bakar ki yüksekçe bir yerde üç üzüm tanesinden oluşan minik bir salkım vardır. Zıplaya zıplaya rüyasında gördüğü bu üç salkımını almaya çalışırken, yaşlıca bir amca yaklaşır. Selam verip, canın üzüm çektiyse şu salkımlardan yesene niye zıplayıp duruyorsun der. İbrahim Ağa şaşkın, nasıl cevap vereceğini düşünürken sonunda her şeyi ona anlatır. Adam dinledikçe alaysı bir tavırla gülmeye başlar. Yaşlı adam İbrahim Ağa’ya “Behey herif! Ne kadar safsın. Ben de üç seneden beri buna benzer bir rüya görürüm. Bana da İstanbul diyarında Topkapı’da topçular denilen yerde bir takkecinin kömürlüğünde üç küp altın var derler de yine de yerimden kıpırdamam. Sen ise üç üzüm tanesi için gelmişsin, ahmaklığın bu kadarına pes doğrusu” der. Bu sözleri ağzı açık dinleyen İbrahim Ağa kulaklarına inanmaz. Adama bir şey sezdirmeden o üç üzüm tanesini yer ve derhal memleketine, evine geri döner. Gelir gelmez hemen kömürlüğünü kazar gerçekten de üç küp altın bulur. Altınları ile bir çok hayır yapar. İşte bu camide yaptırdığı hayırlardan biridir. Ne güzel değil mi? Allah bize de nasip etsin küp küp altınlar paralar inşallah!
Muhteşem, kesin gidilmeli. Vakit namazları harici kapalı olabiliyor ama bu güzel cami için denemeye değer.
Kapı önünde aracınızı koyabileceğiniz yer bulunuyor,cami önünde şadırvan bulunuyor ve karşısında tuvalet bulunuyor. Cami sadece hafta içi öğle ve ikinde namazlarında açılıyor geleceklerin bilgisine.
Öğlen veya ikindi namazında açık, bu zamanlarda gidip görün hikayesi ve mimarisi güzel. Yanındaki tapkapi parkına arabayla ücretsiz giriş yapıp piknik yapabilirsiniz.
Akşam vaktinde geldik kapalı yani ikindiden sonra kapanıyormuş
Camii tadilat dolayısıyla kilitli, sadece dışarıda bir hasırda namaz kılınabilir
AVM yerine aileniz dostlarınızla gelip görmeniz bir cami
Tarihi mekanlar güzel gidin görün
Çok eski bir cami şuan hem ibadete açık hem bakımda Allah yapanlardan ve şuanda yardım edenlerden razı olsun inşaAllah
18 Ağustos 2023 Cuma vakti görmek nasip oldu. Tarihi bir cami. Korunup yaşatılması gereken bir yapı.
Muhteşem çinileri ile ön plana çıkan bir cami
Huzur verici ibadetimi yerine getirdigimde maneviyatimi arttıran tarihi bı camii yapılışı da ki hikâyede çok güzel
Cami iyi hoş, şahane bir mimari güzel bı maneviyati var ancak lavaboları çok pis. Özellikle bayan lavabosu, giremedim, o kadar kirli ve örümcek ağı doluydu ki abdest bile alamadim. Böyle tarihi bı camiye hiç yakistiramadim.
Caminin hikayesini okuyunca çok etkilendim. Takkeci ibrahim Ağa rüyasında şeyhini görür ve şeyhi Bağdat a gitmesi gerektiğini söyler.... Tabi Bağdat a gider. Hancı gelir ve sorar : Yolcu nereden gelir nere gidersin ..... Rüya üzerine geldiğini duyunca hancı gülmeye başlar. Hay akılsız hiç rüyaya ümit bağlanır bunca zahmet ve masraf yapılır da buraya gelinir mi? Ben de rüya gördüm Istanbul Topkapıda Arakiyeci İbrahim Çavuşun Odunluğunda bir küp altın var diye... Hiç üstüne düşmedim der ve gülmeye devam eder... Bunu duyan çavuş rüyanın sebenini anlar ve altınları bularak bu camii yi yapar.... Inşallah bende bu Camiyi görmeye geleceğim.... Onur ÖNOĞUL.....
Hikayesini öğrendikten sonra daha da etkilendim.
Konumu her ne kadar merkezi ise de Yalnızlığı kaderi olmuş çoğu zaman kapalı, ıssız bir konumda olan işlemeleri ve hikâyesi ile büyüleyen , ecdadımızın samimiyet ve ihlâsının Mücessesem bir örneğidir
Topkapı sur dışında eski Davutpaşa caddesi ve Topkapı Mezarlığı ile E-5 karayolunun kesiştiği köşede yer almaktadır. Yapı Takyeci İbrâhim Çavuş, Arakiyeci İbrâhim Ağa ve Takkeci Camii isimleriyle de anılmaktadır. Takkeci İbrâhim Ağa tarafından yaptırılan külliye cami, iki sebil, kuyu, hazîre ve sıbyan mektebi diye bilinen yapıdan oluşmaktadır. Kapısı üzerindeki mermer kitâbeden caminin 1000 (1592), sebilin 1002 (1593-94) yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Derviş Mehmed Paşa’nın inşa ettirdiği çeşme ise külliyeye eklenen son yapıdır. Ancak yapıların kimler tarafından inşa edildiği bilinmemektedir. Vakfiyesinde yapı grubuna ek olarak cami etrafında on beş hücre ve bir dershanenin varlığından söz edilmektedir. Hadîkatü’l-cevâmi‘de ve mezar taşındaki ifadelerden caminin aynı zamanda Halvetî tekkesi şeklinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Avlunun kuzey kapısının üzerinde caminin II. Mahmud zamanında 1236’da (1821) tamir edildiğini belirten bir kitâbe mevcuttur. Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1985’te cami iç mekânında bir çalışma yapılmış, ahşap dikmelerin yüzeylerinde, kemer köşeliği ve kavsaralarının üzerinde yer yer kalem işleri ortaya çıkarılmıştır. Yapı 2005 yılından sonra esaslı bir şekilde tamir görmüştür. Yol açma ve genişletme çalışmaları ile özgün avlu duvarları kesilen camiyi kuzey, güney ve doğu yönünde avlu duvarları, batıda son yıllarda yapılmış yapılar çevrelemektedir. Avlu duvarları üzerinde birer kapı vardır.
45 yıl önce ayrıldığım Bayrampaşadayken varlığından bile haberim yoktu maalesef. Ziyaret edilmesi ve korunması gereken tarihi yerlerden biri. Not: namaz vakitlerinde cami kapısı açılıyor.
Küçük, ama şirin ve buram buram tarih kokan bir cami. Bahçesi de oldukça güzel ve ferah. İstanbul' da yaşıyorsanız mutlaka görmeniz gereken yerlerden diyebilirim. Çinileri ve hat yazıları muhteşem. Zamanınız varsa namazdan sonra çam ağaçlarının altında oturabilir, ciğerlerinize bayram ettirebilirsiniz 😉...
16. Asırda her sanat iyi kötü para yapar, kolunda bileziği olanlar namerde muhtaç olmadan yaşarlar. İşte Takkeci İbrahim de adı üzerine takke yapıp satar. Çorba öyle de böyle de kaynar. Garibim Topkapı sur dışında, babadan kalma bir evde barınır. Bu sağında solunda harabeler olan bükük belli bir ahşaptır. Pencereler takırdasa da, çatısı, bacası aksa da ecdad yadigarını bırakmaz. Ah bir de yakınlarda bir yerlerde mescidleri olsa. Mahalleli yağmurda çamurda Merkezefendi’ye, Mevlanakapı’ya yürür, yatsı dönüşü köpek def etmek için değnek taşırlar. Takkeci İbrahim, bir cami yaptırsınlar diye beylere, paşalara çıkar. Ağlar, yalvarır, el öper, etek tutar. İyi de devletlülerin daha acil işleri vardır, öyle ya sıra bu kuytuya gelesiye kadaaar... Ama o, işin peşini bırakmaz, mimarlarla tanışır, ustalarla muhabbet kurar. Kafasındaki muhteşem külliyeyi kâğıtlara karalar. İyi de parayı kim kaybetmiş ki o bula. Asmadaki üzüm... İşte böyle koşturup kovaladığı bir günün ardından rahlesinin başına çöker. Biraz Amme cüzünden okur, azıcık tesbih çeker, Tebareke de okusa iyidir ama göz kapakları düşer. Ocak önündeki keçe döşek adeta “gel gel” der. Garibim dayanamaz, önce ateşe bir meşe odunu atar, sonra elini yanağının altına koyar. Tavanda kızılca gölgeler oynaşırken hayallere dalar. Camisine yer beğenir, ona buna kum çakıl ısmarlar. Yine çiniciler, hattatlar, nakkaşlar... İnşaat bittiği gün yanık sesli bir müezzin minareye çıkmalı, komşular camide toplanmalıdırlar. Veledler cüz keselerini sallaya sallaya koşmalı, “be bi bü” diye cıvıldamalıdırlar. Yaşlılar mukabele sürmeli, gençler omuz omuza saf tutmalıdırlar... Rehavet bu dayanılır mı? Uyku takkecinin yorgun vücudunu iyiden iyiye sarar, hayallerden rüyalara “yatay geçiş” yapar. Efendim bir asma altında oturuyordur, bir nehir, hurma ağaçları, keyfiyeli insanlar filan... Sonra yapraklar arasında güzden kalma bir salkım üzüm parlar. Bu gözden kaçan taneler çok tatlı olmalıdırlar. Derken mekân değişir ve gülyüzlü bir dervişle tanışırlar. Dervişin gamzeleri derinleşir, dişleri inci inci belirir. Kara gözlerini iri iri açarak sorar: “O üzümü neden yemedin?” Âşığa Bağdat sorulur mu? -Yemem mi lâzımdı? / -Elbette o senin nasibindi. / -Bilseydim yerdim. / -Haydi git ye! / -İyi ama nerede? / -Bağdat’ta. / -Koca şehirde bir salkım üzüm? / -Çık yola, bulursun. Takkeci İbrahim uyanır. İçinde nasıl bir ferahlık, belki de nur yüzlü dervişten kaptığı neşe. İyi de bütün bunların hayalini kurduğu cami ile ilgisi ne? Hani “âşığa Bağdat sorulmaz” derler ya, hemen o gün çıkınını hazırlar. Hanımı sorar: - Yine nereye? / - Bağdat’a /- Adam sen deli misin? / - Bilmem? / - Orada ne bulacağını sanıyorsun? / - Bir salkım üzüm. Onu da bulursam. Rüyalara itibar olsa... Karısı “Ya sabır” çeker, Takkeci çeker çarığını yollara düşer. Ama Bağdat bulunur belde değildir. Gündüz sıcağı hamam gibi bunaltır, gece ayazı ustura gibi keser. Elbiseleri yırtılır, elleri çatlar, ayakları şişer. Kızgın kumlu çöller, tatlı sulu vahalar, palmiyeler... Hasılı aç kalır, açıkta kalır, üşür, titrer ama vazgeçmez. Sora sora Bağdat’ı bulur ve bu şirin şehri çok sever. İmam-ı âzam, Ahmed bin Hanbel, Musa Kâzım, Abdülkadir-i Geylani, Cüneyd-i Bağdadi, Maruf-i Kerhi, Sırrı-i Sekatî, Hallacı Mansur, Behlül Dane, Bişr-i Hafi gibi velilerin kabirlerini ziyaret eder... Yapacak iş, gidecek türbe kalmayınca Dicle kenarında bir asmalı kahveye sokulur ki dallarda rüyasındakine benzer üzümler vardır. Hoşgeldin beşgittin muhabbetinden sonra ona mırra ısmarlar, buralarda “ne aradığını” sorarlar. Takkeci samimiyetle anlatır. İçlerinden biri “hayret bi şey yani” der, “şimdi sen bir hayal uğruna aylarını harcadın öyle mi?” -Öyle. -Seninki de iş mi yani, hiç rüyalara güvenilir mi? Bana uykularımda hazinelerden bahsediyorlar, gülüp geçiyorum. Yok efendim, İstanbul’da Takkeci İbrahim diye biri yaşarmış da, adamın arka bahçesinde bir kör kuyu varmış da, burada bir küp Bizans altını saklıymış da... Bir sürü mış mış, hepsi fasarya... Takkeci İbrahim apar topar İstanbul’a döner ve kör kuyudan küpü çıkarır. Sonra... Sonrasını tahmin etmeniz lâzım.
Gerçek bi sanat eseri mimari yönden çok özel değil ama en azında o zamanı yansıtıyor o dönemin mimarisini öğretiyor bize... kalem işleri hele çinileri hele o mısır işine benzettiğim ahşaptan hitap kürsüsü gerçekten çoook değerli tarihimizi hikayesiyle dinimizi de öğreten bir cami bu hikayesini mutlaka öğrenin derim...
Mimar Sinan eseri küçük bir mücevher
Şehrin gürültüsünden kaçıp huzur bulabileceğiniz maneviyat ve tarih kokan güzel bir mekan.
eski topkapı otogarının gölgesinde kalmış, ama şimdi hak ettiği degeri gören, ahşaptan yapılmış şirin bir mimar sinan camii.
1500lu yıllarda yapılmasına ragmen hale ilk gun Kı orjınallıgını korumakta birlikte o zaman lara nostaljik bir gecısle birlikte verdıgı maneviyat duygusu ile ruhu ferahlatan bır yapıt olması ön plana cıkarmakta burasını
Kitabesinde belirtildiği üzere bânisi İbrahim Çavuştur ve inşa tarihi 1591-92 yıllarıdır. Takkeci İbrahim Ağa'nın bu camiyi yaptırma hikâyesi de oldukça ilgi çekicidir: İbrahim Ağa engin bir tevazu ve tevekkül içinde takke yaparak geçinen kanaatli bir adamdı. En büyük arzusu ise bir camii yaptırmaktı. Onun bu isteğini bilen arkadaşları bazen ona takılır: - İbrahim Efendi, daha ekmeğini zor kazanıyorsun camiyi neyle yaptıracaksın derlermiş. Fakat Takkeci İbrahim Efendi hiçbir zaman ümidini yitirmez, devamlı dua edermiş: - Umulur ki derya tutuşa, dermiş. İçinde beslediği cami yaptırma arzusunu hiçbir zaman kaybetmemiş. Bir gece rüyasında: - Bağdat'a git, Köprünün karşısında hurma ağacının altındaki asmada senin üç üzüm tanesi kısmetin vardır, onu al ye! Diyen bir zat görür. Üç üzüm tanesi için aylarca sürecek meşakkatli ve tehlikeli bir yolculuk gözü alınabilir miydi? Bunun için İbrahim Ağa önceleri rüyasına pek ehemmiyet vermez. Fakat ertesi gece ve daha birçok geceler rüyası tekrarlanır. - Bağdad'a git, üç üzüm tanesi kısmetini al! Bunun üzerine İbrahim Ağa hazırlanır ve aylardan sonra Bağdat'a varır. Medinet'üs-selam Köprüsü'nün karşısındaki bir aşçı dükkanın peykesine oturur. Gözüne hurma ağacına sarılmış bir asma ilişir. Kalkar olgun bir salkımdan üç tane kopararak ağzına atar. Bu sırada yanına gelen bir ihtiyar: - Arkadaş, der! Ne düşünüyorsun, Bağdad'a niçin geldin?... İbrahim Ağa rüyasını anlatır. İhtiyar gevrek bir kahkaha ile: - Ne saf adammışsın be birader der. Ben üç seneden beri rüya görürüm ve bana İstanbul'da Topkapı dışında Topçularda bir Takkecinin kömürlüğünün altında üç küp altın var. Git, aç, al derler de yine ehemmiyet vermem. Sen üç üzüm tanesi için Bağdat'a gelmişsin, doğrusu pek saf adammışsın, der. İbrahim Ağa'nın gözünde sevinç şimşekleri çakar. Tarif edilen yer kendi kömürlüğünün ta kendisidir. Hemen ertesi gün yola çıkar ve İstanbul'a gelir. Kömürlüğü kazar, silme dolu üç küp altını bulur ve camiyi yaptırır. Bu abide Bizansla beraber beşeriyete yeni bir çağ açan Türklerin sembolik bir hatırasıdır.
Vakit namazlarında kapalı. Dışarda namaz için ayrılan yerin etrafı açık olduğu için toz içinde olabiliyor, önümüz kış etrafının kapatılması lazım.
Herkesin ziyaret edip görmesini istediğim bir cami ayrıca temiz bir kalple istendiğinde Rabbimizin vermeyeceği hiç bir şey yok Takkeci İbrahim Ağa işte böyle temiz bir kalple Rabbinden istedi Allah cc da ona bu camiyi yapacak maddi ve manevi gücü verdi Elhamdüllillah...
Güzel küçük bir cami biraz sapa bir yerde Türk dünyası kültür Mahallesi arka tarafında kalıyor Kültür Mahallesi içinden geçişe izin vermiyorlar. etrafında dolaşarak camiye girebilirsiniz lavaboları pazar günü kapalı.
Camii yapmak niyetiyle yaşayıp, Camii yaptırmış, geniş bilgisini araştırmanızı tavsiye ederim.
Fetihkapı tramvay durağı veya daha geriden Topkapı sur kapısı tarafından geliniyorsa, tramvay durağından sonra park içi yolunda sola yönelmek lazım. Sonra sağa sapan ilk sokak ile camiye gelinebilir. Bu sokakta yürürken caminin minaresi uzaktan görülüyor. Park içi yolunda sola sapılmaz düz gidilirse, daha sonra sola sapılıp E5 kenarından camiye, diğer bir yol ile varılabilir.
İznik çinileri ile meşhur fakat etrafında yerleşim olmadığı için cemaati çok olmayan tarihi bir cami. Herkes tarafından görülmeli...
Cami topkapida özellikle içerisi muhteşem topkapi metrobus durağına çok yakin
Çok güzel bir cami fakat tuvaleti bakımsız ve cami ıssız gibi bir havası var
cami ziyareti sadece öğle ve ikindi namazlarında gerçekleştirilebiliyormuş
Aman dikkat kaygan zemin
Sen Anlat Karadeniz dizisinde adı geçen ve yapılış rivayet anlatılan cami.
Bu camii şerif hakkında önceden araştırma yapıp tarihçesini okuyarak ziyaret etmenizi tavsiye ederim
manevi füyuzatı yüksek bir mekan
Bi salkım üzüm uğruna Bağdat’a gidip Bahçede altın olduğunu öğrenip Döndüğünde bahçeyi kazıp altını buldurup cami yaptıran adam
Bağdatta 2 salkım üzüm nasibi olan kulun camisi :) bu yüzden süslemeleri de üzüm şeklinde
E-5 otoyolunun hemen yanında yer alan cami 1592 yılında Takkeci İbrahim Ağa tarafından yaptırılmış. Cami çeşitli zamanlarda restorasyonlar görmüş. Takkeci İbrahim Çavuş Cami'si olarak ta bilinir.
Super orjinal bir cami çok sevdiğim bir abimin cenazesi vesilesi ile gittim camilerimizin hepsi güzel ama bu orjinal..
Tvde izleyip gittik gerçekten görülmesi gereken yerlerden gidip dua etmek gerek mutlaka
Muhteşem huzurlu sakın bir yer ağaçlar arasında mutlaka ziyaret edilmeli
Çok güzel süslemeleri var. Kenarda kalmış bir camii.
Mükemmel bir camii,buram buram tarih kokuyor.
Müthiş bir tarih. Şu an restorasyon var. Bitince görün.
allah kabul etsın herkesın namazını ınsallah bızede burda cuma kılmak nasıp oldu
isallah Allah gidip görmeyi takkacri babayi ziyaret etmeyi nasip eder
Tarih kokan huzur veren cami Bayrampaşa Maltepe metrobüs durağı veya fetihkapi metro durağı en yakın iki ulaşım noktası
Tarihi dokusu korunmus camiinin.. harkulade
Bütüne hayrını Allah kabul etsin takkeci baba💗 ruhun her daim huzur bulsun...
İç süslemeleri çok orijinal tarihî bir cami.
Tarihi eser bir camii geçmisinde yapimi ile ilgili guzel bir hikayesi var
İstanbulumuzun tarih kokan şirin camilerimizden biri
Manevî değeri yüksek olan bir yer ruh orada mutlu oluyor
Huzurla O'na yaklaşabileceğiniz, yaptırana rahmet okutan bir mekan ötesinde, başka bir dünyanın kapısı gibi.
Bayrampaşa metrobüs yanında tarihi bir camii. Temiz,bakımlı,küçuk bir camii
Özellikli ve ruhani değerli gönül kapısı irade güçlü inanç yapısı
Allahin sen kıyamete kadar bu ülkenin özerinden ezan sesini eksik etme
Mimar Sinan eseri
Çok huzur verici ayrıca kendimi çocukluğumdaki günlerde gibi hissettiriyo
Takkeci ibrahim efendi Camii ve türbesi
Maneviyatı yüksek, çok güzel ata yadigarı bir cami
Genellikle Vakit Namazları Dışında Kilitlidir
Tarihi güzel bir cami
Namaz vakitleri dışında kapalı oluyor bilgilerinize
Güzel eski bir osmanlı eseri
Tarihi ve harika bir camii...
Şirin bir mimari Sükuneti de cabası
İnanılmaz güzel ahşap tavanlı bir cami
Sessiz sakin
Hikayesini daha öncede duymuştum.ibretlik
Tarihi.Şehir içinde tarih doğa...
Tarih kokan bir camii.
Osmanlı mimarisinin güzel örneği
Tarihi ,güzel bir camii
Maneviyat iç huzur duruluk
çok iyi bi cami tavsiye ederim
İnanılmaz bir atmosfer huzur dolu
Tarihini mutlaka okumalisiniz
arap suriyeli dolu
Mutlaka görülmeli
Huzur maneviyat
Insan ömründe 1 kez gitmeli
Güzel bir camii
Manevi bir havası var
Gelip görmek lazım...
Mutla görün ve tarihçesini araştırın
👍
😁
İlginç hikayesi var
📍 Maltepe, Davutpaşa Cd. No:103, 34010 Zeytinburnu/İstanbul
💬 Topkapıda ülker fabrikasının bitişiğinde sanayi sitelerinin arasında kalmış ülkerin islami hassasiyetlere sahip olduğu zamanlarda baba sabri ülker tarafından ya...
📍 Merkezefendi, Topkapı Kavşağı, 34015 Zeytinburnu/İstanbul
💬 Adını eski Trakya Otogarından alan bir Cami. Gayet güzel, temiz ve bakımlı. Merkezefendi Cami yakınında olduğu için sanırım pek yoğun olmuyor ama Panorama 1453...
📍 Maltepe, Askeri Fırın Sk., 34010 Zeytinburnu/İstanbul
📍 Kazlıçeşme, 34020 Zeytinburnu/İstanbul
💬 Eski camii yıkılmış yerine daha nezih camii yapılmaktadır. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
📍 Maltepe, 34010 Zeytinburnu/İstanbul
💬 Eski Trakya Otogarı'nda Çırçır Caddesinde iken, yol açma bahanesiyle yıktırılan caminin banisi İlyaszade Efendidir. Yıktırılan bu caminin Mimar Sinan'ın eseri o...