Adres: | Validei Atik, Toptaşı Meydan Sk. No:1, 34664 Üsküdar/İstanbul |
---|---|
Kategoriler: | Turistik yer Cami |
Çalışma saatleri: | Salı 24 saat açık, Çarşamba 24 saat açık, Perşembe 24 saat açık, Cuma 24 saat açık, Cumartesi 24 saat açık, Pazar 24 saat açık, Pazartesi 24 saat açık |
Web sitesi: | https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/erehber/camiler/8/valide-i-atik-camii-toptasi-camii/538 |
Google Haritalar'da Aç |
Atik Valide Camii, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde yer alan ve Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden biri olan tarihi bir yapıdır. Bu cami, 16. yüzyılda Sultan II. Selim’in eşi ve Sultan III. Murad’ın annesi olan Nurbanu Sultan tarafından yaptırılmış ve ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Atik Valide Camii, 1583 yılında tamamlanmış ve Nurbanu Sultan’ın hayırseverlik faaliyetlerinin bir parçası olarak, bir külliye şeklinde tasarlanmıştır. Külliye, caminin yanı sıra medrese, darüşşifa (hastane), hamam, imaret (aşevi) ve kervansaray gibi yapıları da içermektedir. Bu yapılar, dönemin sosyal ve kültürel hayatında önemli bir rol oynamıştır. Caminin dış mimarisi, sade ve etkileyici detaylara sahiptir. Geniş avlusu ve şadırvanı ile dikkat çeken Atik Valide Camii, Mimar Sinan’ın ustalık eserlerinden biridir. Caminin kubbesi ve minaresi, İstanbul’un siluetine zarif bir katkı sağlar. Avluya adım attığınızda, huzur ve sükunet hissi veren geniş bir alanla karşılaşırsınız. İç mekâna girdiğinizde, göz alıcı detaylar ve zarif süslemeler sizi karşılar. Mihrabın ve minberin ince işçilikle yapılmış detayları, Osmanlı sanatının ne kadar gelişmiş olduğunu gösterir. Caminin iç mekânında kullanılan hat sanatı ve çini süslemeler, camiye ruhani bir atmosfer kazandırır. Büyük pencerelerden içeri süzülen doğal ışık, caminin içini aydınlatır ve ferahlık hissi verir. Atik Valide Camii’nin bir diğer önemli özelliği, külliyesinin bir parçası olan darüşşifadır. Osmanlı döneminde hastaların tedavi edildiği bu yapı, dönemin sağlık hizmetlerinin ne kadar ileri seviyede olduğunu gösterir. Medrese ise, öğrencilere eğitim verilen bir merkez olarak önemli bir rol oynamıştır. Caminin bulunduğu Üsküdar semti, İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusunu yansıtan önemli bölgelerden biridir. Atik Valide Camii, hem mimari hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahiptir ve İstanbul’un zengin geçmişini keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Sonuç olarak, Atik Valide Camii, Osmanlı mimarisinin zarafetini ve Mimar Sinan’ın dehasını yansıtan eşsiz bir eserdir. Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dolu bu cami, ziyaretçilere huzur ve ilham dolu bir deneyim sunar.
Anadolu yakası'nın en geniş külliyesine sahip camisiymiş. Mimar Sinan'ın da son eseri. Büyük külliyesine rağmen camii çok büyük değil tam ideal ölçülerde hatta. Öğlen namazı için uğradık. Üsküdar'ın tepelerinde kaldığı için olsa gerek ilk defa ziyaret etme fırsatı bulduk.
Üsküdar Valide-i Atik’te, Çinili Cami Sokağı, Toptaşı Meydan Sokağı, Valide-i Kahyası Sokağı ve Tekke Önü Sokağı arasında kalan Valide-i Atik Külliyesi içerisinde bulunan Valide-i Atik Cami, 1570-1583 yıllarında Sultan II. Selim’in eşi ve III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 6 Aralık 1583’te Valide Sultan vefat etmiş ve bu tarihten 39 gün sonra, caminin ikinci yapımı başlamıştır. Cami, 26 Şubat 1589 tarihinden sonra ibadete açılmıştır.
Ortam çok huzur verici ailecek veya arkadaş ortamı ile geliş oturtulabilir. İçeride çinilerde yüz figürü fark ettim umarım bana öyle geliyordur. Cami içerisinde ahşap tavanların bazı bölümlerinin restorasyona ihtiyacı var.
Valide-i atık cami, Nurbanu Sultan adına Mimar Sinan'a yaptırılmış. Son eseri olduğu yazıyordu. Avlusu çok güzel huzurlu. Kediler kuşlar var.. kafesi de var, insanlar bir şeyler içiyordu. Tuvalet ve abdest yeri var ücretsiz. Erkeklerin avluda, kadınların çıkışta arkada. Kadınların biraz bakımsızdi, temizlik malzemesi azdı. Valide-i cedidle karıştırılabiliyor, o sahile doğru, meydanda, bu atik cami dhaa içeride mahalle arası
Abdülkadir Geylânî neslinden olan ve caminin haziresinde mezarı bulunan Şeyh Abdülkadir Efendi’nin “Hazret-i Hızır’ın makamı oldu bu âli makam” diye başlayan manzumesinde bahsettiği bu camiide Hizir Aleyhisselam’ın makaminin olduğu yerin resmini ekledim. Üzerinde kilit vardi. Tahta geçmeden yirmi yıl önce II. Selim, oğlu Murad’ı doğuran çok sevdiği karısı Nurbânû Vâlide Sultan için Üsküdar’da bir külliye yaptırmaya karar verir: “Ferzend-i ercümend oğlum Murad tâle bekauhu vâlidesi seyyidetül mühaddarat ilâ ahirihi damet ismetühâ canibinden Üsküdar’da bina olunacak...” “Ömrü uzun olsun, şerefli oğlum Murad’ın annesi, mümin hanımların ismetli efendisi tarafından Üsküdar’da bina olunacak...” Sultan, adına yaptırdığı ve kendisini dâima hatırlatacak olan muhteşem Selimiye’nin mimarına işi emanet ederken onu över: “Kıdvetül-emacit vel-ekârim Sinan zîde mecduhu...” “Şereflilerin ve neciblerin tâbi olup boyun eğdikleri Sinan’ın şânı artsın...” Külliyenin vakfı ihtiyacın tam olarak karşılanmasına azamî ihtimam göstermiştir. Darüşşifâ ve hamam hastalara şifa verirken, imaret fakirleri doyurmuştur. Evliya Çelebi, cuma geceleri imarette zerde ve pilav verildiğini ve sekizyüz kişinin hizmet ettiğini yazmaktadır. Külliyenin tabhâne, tımarhâne ve misafirhânesi önce III. Selim’in Nizam-ı Cedid süvarilerine, sonra da Alemdar Mustafa Paşa’nın süvarilerine kışla olarak tahsis edilmiştir. Medrese ve dârülhadis II. Abdülhamid’den sonra Şâbâniye Tekkesi olarak kullanılmıştır. Tımarhâne sonradan akıl hastahanesi olarak hizmet görmüştür. Külliyenin önemli bir kısmı, maalesef, yakın zamanlarda inşa edilen cezaevinin içinde kalmıştır. Evliya Çelebi’nin, “tarif olunmaz bir hayr-i azîm” ve “gûya nurdan bir kubbedir” diye bahsettiği cami.
Atik Valide Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesindeki tarihi ve mimari güzellikleriyle dikkat çeken bir yapıdır. Mimar Sinan'ın eseri olan bu cami, Sultan III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan tarafından yaptırılmıştır ve Osmanlı mimarisinin en muhteşem örneklerinden birini teşkil eder. İçi detaylı çinilerle süslenmiş, etkileyici kubbesi ve zarif minareleriyle görenleri kendine hayran bırakır. Caminin huzur veren atmosferi, ziyaretçilere manevi bir dinginlik sunar. Aynı zamanda, çevresindeki külliyenin diğer bölümleri de tarihe tanıklık eden yapılar arasındadır. İstanbul'un bu tarihi mirasını ziyaret etmek, sadece mimari bir deneyim değil, aynı zamanda kültürel bir yolculuk anlamına geliyor. Her İstanbullunun ve şehri ziyaret eden her turistin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri Atik Valide Camii'dir.
Mimar Sinan eseri; zamanında sıbyan mektebi, külliyesi, imarethanesi, hamamı bulunan eğitim öğretim merkezi olmuş güzel bir camimizdir. Mistik bir havası vardır içerisinde.
Üsküdar’da bulunan en güzel ve en huzurlu camilerden birisi III. Murad’ın annesi Nurbânû Vâlide Sultan tarafından 1570-1579 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırılan külliye özelliği taşımaktadır. Medrese,dârülkurrâ, dârülhadis, dârüşşifâ ile aşhane, tabhâne ve kervansarayı içine alan imaret bulunmaktadır. Caminin çini sanatı görmeye değer bir yapıdadır. Külliyenin önemli yapılarından olan darüşşifada, 1873 yılında, ülkemizde psikiyatrinin kurucularından olan Dr. Mazhar Osman’ın başhekimliğinde Osmanlı’nın ilk akıl hastanesi olarak hizmet vermeye başlamış. Bu yapı, günümüzde İlim Hizmet Vakfı’na kiralanmış. Külliyenin bir bölümü 1930’lu yıllarda Gümrük ve Tekel Bakanlığı tarafından tütün bakım atölyesi olarak kullanılmış. Yine külliyenin kervansarayı oluşturan bölümü yakın yıllara kadar Toptaşı Cezaevi olarak kullanıldı. Kervansaray, cezaevi döneminde; Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Nihal Atsız, Can Yücel, Rıfat Ilgaz, Yılmaz Güney ve Çetin Altan gibi birçok şair, yazar ve sanatçıya, yer altı dünyasından da Bekir Çelenk, Dündar Kılıç, Kürt İdris gibi isimlere dam oldu... Necip Fazıl Kısakürek’in, oğlu Mehmet için yazdığı “Zindandan Mehmed’e Mektup”u burada kaleme aldığı biliniyor. Cezaevi olarak kullanılan bu bölüm günümüzde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne tahsis edilmiş.
Buranın bahçesine gerçekten bayılıyorum. Bahçesinde dinlenebileceğiniz camilerden. Ve bahçede bir çay ocağı var, çok taze ve çok uygun fiyata çay içebilirsiniz. Bolca kedi de bulunmakta çayınızı içerken bir kaç tanesinin kulağını çekebilirsiniz. Medrese kısmı şu an tadilatta cami kısmı açık. Caminin son cemaat yerinin çinilerini gördükçe gerçekten canın sıkılıyor. Bu nasıl restorasyon diyor insan. Bunu mu reva gördünüz gerçekten? Cami biraz sahipsiz kalmış açıkçası. Çocuklar içerde top oynuyor. İnsanlar içerde klimaları sonuna kadar açıp uyuyorlar. Umarım buraya biraz bir düzenleme gelir ve daha çok tahribata uğramaz.
Huzur, huzur ve yine huzur. Cami Üsküdar'ın en yüksek bir tepesi üzerine Sultan II.Selim'in kadını, Sultan III.Murat'ın annesi Nurbânu Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmış olup tam bir külliye halinde dev bir eserdir.
3.Selim’in eşi ve 2.Murat’ın annesi Nurbanu Valide Sultan adına Mimar Sinan tarafından yaptırılmış. Yapılış tarihi 1577 ile 1583 yılları arası. Zaten Nurbanu da 1583’te vefat etmiştir. Bulunduğu konumdan büyük ihtimalle 1500lerin sonlarında Boğaz görünüyordu fakat şu an etrafı evlerle kaplı ve sokak arasında kalmış. Üsküdar merkezdeki camiilere göre çok daha az görünür olduğundan bu camii biraz daha arka planda diyebilirim. Aslında avlusu ve büyüklüğü ile camiden etkilenmemek imkansız. imaret, hamam, medrese, tekke ve darüşşifa gibi bölümleri de bulunuyor. 1834 senesinde 2.Mahmut tarafından bazı eklemeler de yapılmış.
Ramazan’da çok güzel süslemişler. Süslemeler kaldırılmadan hemen gidin derim. Akşam teravihten sonra tam Osmanlı ramazanlarını hissedebileceğiniz bir atmosfer var. Çocuklarınızla gelirseniz güzel vakit geçirebilirsiniz. Kavuklu abi, pamuk şekerci, patlamış mısırcı, şerbetçi ve gün gün değişen etkinlikler de mevcut.
İstanbul un gizli hazinelerinden biri,Mimar Sinan son eseri imiş.Malesef ömrünü İstanbul da geçiren milyonlarca insan gibi bu kıymetli eserden habersizdim.Sanatsal özellikleri ve dinlendiren serinleten bahçesi ile harika bir Osmanlı eseri.Kesinlikle görmenizi bahçesinde bir çay içmenizi tavsiye ederim.
Muhteşem mabed. Osmanlı dönemi eserlerinin manevi havası bambaşka...
Bir Mimar Sinan eseri olduğu hem dışından hem de içinden anlaşılıyor. Bahçesi çok ferah ve güzel. Bahçedeki koca koca ağaçlar inanılmaz bir güzellik katıyor etrafa. Hem bahçe, hem caminin dışı hem de içi mimari ve görsel açıdan görmeye değer. Huzur veren bir havası var buranın. İstanbulun az ziyaret edilen ve hakkı ne yazık ki verilmeyen güzel yapılarından biri. Kesinlikle görülmeli. Dışını, içini ve bahçeyi gezip bu güzel ambiyansi hiasedebilmek için en az 1 saatinizi ayirmanizi tavsiye ederim.
Huzur arayan dünyanın sıkıntı ve gürültüsünden daralan gönlünü bir süreliğinede olsa ferahlatan ve yaratıcıyla konuşmak isteyen her kişi için mükemmel bir yer. Kim olursan ol gel seni bekliyor mekanın sahibi.
Mimar Sinan tarafından yaptırılmış biz tesadüfen gördük ve içerisine girdik güzeldi
2024 Ramazanda Teravih namazımı kıldıran imam jet ✈️. (çok hızlı)😞 maalesef keşke itidal ile kıldırsa böyle tarihi bir camii de
İçinde çocukların takla cirit attığı güzel bir cami. Kendimi Osmanlı döneminde hissettim. tepeye yapılmış. WC'ler ücretsiz. Cami girişinde musalla taşı da ölümü hatırlatması açısından güzel.Bahçesi ve avlusu geniş ve ferah.
Giriş kısmında mimar Sinan'ın son eseridir yazmaktadır. Külliye şeklinde yapılmıştır. Bahçesinde insanı o zamana götürecek bir atmosfer vardır. Ve bahçesinde çay işleten bir işletme vardır. Atık Valide Sultan camiinin bahçesine girişinde birkaç sokakta giriş vardır. Konumu o zamanın şartlarına göre yüksek tepeye yapılmıştır.
valide atik camisi üsküdar valide atik mahallesinde yaklaşık olarak 500 yıllık tarihi camidir mimar sinanın ölmeden önce yaptığı son eseridir
Tarihi bir camimiz. Üsküdar'a gelirseniz ziyaret edin, avlusunda çay ocağı var.
Tarihi güzel bir camii, sadece bahçesi biraz bakımsız, ana caddeden biraz içerde olduğundan çogu kişi tarafından bilinmiyor, camii içi temizliği iyi yapılıyor
En sevdiğim camilerden. İnsana huzur veriyor. İmamından Allah razı olsun, vakit namazların ardından okuduğu Kuran tilaveti kalplere şifa oluyor, çok güzel okuyor.
Üsküdar Valide-i Atik’te, Çinili Cami Sokağı, Toptaşı Meydan Sokağı, Valide-i Kahyası Sokağı ve Tekke Önü Sokağı arasında kalan Valide-i Atik Külliyesi içerisinde bulunan Valide-i Atik Cami, 1570-1583 yıllarında Sultan II. Selim’in eşi ve III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 6 Aralık 1583’te Valide Sultan vefat etmiş ve bu tarihten 39 gün sonra, caminin ikinci yapımı başlamıştır. Cami, 26 Şubat 1589 tarihinden sonra ibadete açılmıştır. Cami hariminin ikisi yanlarda, biri cephede olmak üzere üç giriş kapısı vardır. Kuzey cephesinden dış revak ve dış revağın içine gömülmüş olan beş birimli son cemaat yerinden geçilerek camiye girilmektedir. Kemerin üzerinde yer alan ta’lik hatla yazılı 1583 tarihli manzum kitabesi şöyledir: Nurbânu o zât-ı pür ismet Tarafı hayra eyleyüb niyyet Etdi bu mâbed-i latif-i bina Habbeza re’yi ahsenü ziba Eser-i hassıdır bu hayrı güzin Oldu tarih zehi behişti berin 991 (1583) Caminin iki uzun minaresi tek şerefeli olup kesme taştan yapılmıştır. Kare planlı kaidelere, üçgen yüzeylerden oluşan kürsülere, çokgen gövdelere ve peteklere sahip olan minareler XVIII. yüzyılda, muhtemelen 1765 depreminde, doğudaki kaidesine, batıdaki de şerefesinin altına kadar yıkılmış, o dönemde revaçta olan barok üsluba uygun detaylarla yeniden inşa edilmişlerdir. Üsküdar’da ilk defa, 1722 tarihinde bu minareler arasında mahya kurulmuştur. Sağdaki minarenin dibindeki Hızır(a.s.)’ın görüldüğü söylenen yer, bugün de birçok kimsenin ziyaret ettiği yerdir. Harimin ilk inşa döneminden kalan orta bölümü yaklaşık 13 metre çapında bir kubbe ile örtülüdür. Yapının gerek dış görünüşüne gerekse iç mekânına hâkim olan bu merkezî kubbe güneyde ve kuzeyde ikişer duvar pâyesine, batıda ve doğuda birer kahverengi somaki sütuna oturan altı adet sivri kemerle taşınmaktadır. Merkezi kubbe ikisi batıda, ikisi doğuda, biri de güneyde olmak üzere toplam beş yarım kubbe ile takviye edilmiştir. Harim kıble yönündeki iki duvar pâyesi arasında, bir yarım kubbe derinliği kadar ileriye doğru geniş tutulmuş, bu şekilde güney duvarının ortasında mihrabı barındıran ve üstü bu yöndeki yarım kubbe ile örtülü olan bir çıkıntı elde edilmiştir. Kemerciklerle donatılmış korkulukların sınırladığı mahfiller, harimi batı, doğu ve kuzey yönlerinde kuşatmaktadır. Mahfillerin güneybatı kesimi hünkâr mahfiline dönüştürülmüş ve sonradan yapılan ahşap çıkmalarla genişletilmiştir. Beden duvarlarında yetmiş üç, yarım kubbelerin eteklerinde yirmi üç, merkezi kubbenin kasnağında on sekiz tane olmak üzere toplam 114 pencereden ışık alan harim son derece ferahtır. Caminin iç mekanının sağ tarafındaki ahşap hünkâr mahfili XIX. yüzyıl yapısıdır. Caminin birinci avlusuna açılan ahşap kapısının üzerinde iki sütunun taşıdığı bir çıkma, önünde ise iki basamakla çıkılan mermer bir sahanlık bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Caminin güneybatı köşesindeki kubbeli birimin altına rastlayan hünkâr mahfili ile bağlantılı olan üst kat, padişah ve maiyetinin dinlenmelerine mahsus mekanlardan meydana gelmektedir. Mahfilin harime bakan ve orta yerinde kavisli bir çıkma yapan, baroğun bütün özelliklerini sergileyen kafesler sıralanmaktadır. Mimar Sinan’ın hemen bütün eserlerinde olduğu gibi Valide-i Atik Cami’nde de nispetlerin ahengi ile anlam kazanan cephelerde süsleme yok denecek kadar azdır. Buna karşılık iç mekanda oldukça zengin bir süsleme programının uygulanmış olduğu görülmektedir. Tezyinat unsurları içinde öncelikle, caminin inşa edildiği dönemde en parlak çağını yaşayan İznik çiniciliğinin gerek kalite ve teknik gerekse renk ve kompozisyon açısından çok başarılı örnekleri olan panoları zikretmek gerekir. Camide mihrap duvarı, son cemaat yeri pencere alınlıkları XVI. yüzyıl ikinci yarısına ait sıraltı tekniğinde İznik çinileriyle tanzim edilmiştir. Kubbede, kemerlerin iç yüzeylerinde ve pandantiflerde yer alan ve rûmî, palmet, şakayık gibi klasik süsleme unsurlarını ihtiva eden kalem işleri ile koyu kırmızı zemin üzerine açık kırmızı boya ve yaldızla yapılmış, tezhip denilebilecek incelikte bir işçil
Eski ve güzel bir CAMİ, İyi bir his alarsınız. Ben babamla kurban bayram 2023 namazını orda kıldık.
Yaz aylarının vazgeçilmezi çocuklar için 10 numara yer genelde akülü araba sürmek için gidiyoruz tek sıkıntı cami imamımız çocuklar için biraz hoşgörüsüz
Valide-i Atik Camii ve Külliyesi, II. Selim'in eşi, III. Murat'ın ise annesi Afife Nur-Bânû Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a 1570 - 1579 yıllarında yaptırılmış olan camii ve külliye. Mimar Sinan'ın SON eseri.
II. Selim’in eşi ve III. Murda Han’ın Validesi olan Nur Banu Sultan’ın bina ettirdiği bu kadim muazzam eser aynı zamanda Mimar Sinan’ın da Son Eseri olma hususiyetine sahip. Valide-i Atik Camii nam bu eser aslında koca bir külliye olarak inşa edilmiş, darulkurra(hafız mektebi), imaret(kervansaray,tabhane),tekke, darüşşifa ve hamamdan müteşekkil olarak. Lakin günümüzde ancak cami ve son yıllarda restore edilen darulkurra kısmı asli vazifesiyle berdevam üzere. Caminin kıble yönünde kalan Darulkurranın önünden geçerken talebelerin Kuran sesleri işitilir hala. Mimarisi klasik üsluptan iç detaylarıyla biraz farklı. Çinilerin işlemesi ise göz alıcı şekilde harika. Pencerelerin oyma ahşap kapıları,Sedef kakma işlemeleri fevkalade. Burada diğer tarihi eserlerden farklı olarak bariz şekilde dikkatimi çeken;halk burayı benimsemiş ve mahallenin buluşma noktası olmuş. Namaz haricinde de buraya gelip vakit geçiriyorlar, çocukların oyun alanı olmuş.....Bu kanaatimi mahalle sakinlerinden tanıştığım birisi ve caminin imamı Osman hoca da tasdik etti. Çok güzel be huzurlu bir yer gelmenizi kesinlikle tavsiye ederim.
Koca Sinan'ın en güzide eserlerinden Valide-i Atik Camii. Çok kişi tarafından bilinmeyen bir cami.
Üsküdar'dan Zeynep Kamil'e doğru çıkarken Kendi adını verdiği Mahalle'de Valide-i Atîk de denilen kapsamında külliyesi, aşevi gibi geniş bir hayrat ile yapılan ve bir çok kere tadilat ve restorasyon çalışmaları geçirdiği anlaşılan nadide eserlerdendir.
Usta Mimar Koca Sinan'ın son eseri. Muhteşem bir atmosfere sahip.
İstanbul Üsküdar'da yer alan bu ecdad yadigarı ikinci Selim(sarı) in eşi ve üçüncü Murat'ın annesi tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan ve Mimar Sinan'ın son eseri olan bu cami aynı zaman da Çinili Cami olarak da biliniyor. Umarım edep ile giren lütuf ile çıkar ve dualarında bizi de eksik etmez.
Uçsuz bucaksız bir huzur düşünün işte öyle bir yer..🌿 Çok güzel sakin huzurlu bir atmosferi olan bir camii namazdan sonra camii bahçesinde oturup muhakkak bir çay içmenizi öneririm kitap okuyabilirsiniz muhabbet edebilirsiniz ruhunuzu bedeninizi dinlendirmek istiyorsanız doğru yerdesiniz.
Mükemmel bir camii... Kesinlikle gidilip görülmesi gerekiyor. Bir bilgi vereyim, caminin adı Eski Valide'dir.
Güzel bir cami gidilmeli.
Muhteşem bir eser.Allah ecdadımızdan razı olsun.Namaz kılmak insana tarifsiz bir huzur ve mutluluk veriyor.
Mimar Sinanın Hicri: 991 Rumi: 1570-1579 yıllında yapımını tamamladığı II. Selim’in eşi adına yapılan İstanbulun en büyük külliyelerinden biri olan Valide Atik Külliyesi (Nurbanu).(müftülük kayıtlarına göre Atik Valide Külliyesi) İçersinde Atik Valide Camii, medrese, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray, darüşşifa, darülkurra ve tekkeden oluşan büyük bir yapı topluluğudur. Günümüzde özgün yapısını kısmende olsa yitirmiş olan Atik Valide Camii, yapının diğer bölümüne oranla daha iyi durumdadır.
Üsküdar da daha önce ziyaret etmediğim bir cami. Buram buram tarih kokuyor. Mutlaka gezi rotanıza eklemelisiniz.
Mimar Sinan ın son eseri hiç göz önünde olmayan güzel bir mimari 👏👏
Nurbanu Sultan adına Mimar Sinan'ın yaptığı bu caminin iç tasarımı ve süslemeleri gerçekten ağızları açık bırakıyor. Marmaray Üsküdar durağına yürüme mesafesinde.
Güzel bir mimari dini yapı. Bahçesi de güzel , ağaçlı.
Oldukça huzurlu bir camii. Allah mimar Sinan’dan razı olsun
Hızır aleyhisselam namaz kılmak istiyorsanız Beş vakit namazın birinde onunla beraber olabilirsiniz
Eski Valide Camii ve Külliyesi İstanbul'un Üsküdar ilçesinde II. Selim'in eşi, III. Murat'ın ise annesi Afife Nur-Bânû Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmış olan camii ve külliye. Yapılış tarihi 1583'tür. (Vikipedi). Girişinde Mimar Sinan'ın son eseri diye yazıyor. Külliyenin bir kısmı ise Necip Fazıl, Yılmaz Güney, Can Yücel, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz ve Nihal Atsız gibi bir çok ünlü ismin kaldığı Toptaşı Cezaevi olarak kullanılmış. Hatta Necip Fazıl’ın, meşhur Zindandan Mehmet’e Mektup şiirini burada kaldığı dönemde yazmış. Akıl hastanesi ve kışla olarakta kullanılan bu kısım daha sonra Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi olarak kullanılmaya başlayınca asıl amacına geri dönmüş.
Küçük ve tarihi camiler hep etkilemiştir beni. Allah mekanını cennet eylesin Mimar Sinan...
Ecdadımız dan Allah razı olsun böyle eserler bıraktığı için mutlaka gidilmesi gereken bir ibadethane
Abdulmetin hocam rahmet yagdirsin rabbim sana .onun camisi vaaz yaptigi haykirdigi cami kursusu
Çok güzel ferah ibadet için ugranmasi gereken bir camii.
Mimar Sinan'ın bilinen son eseri yıllara meydan okuyor.
Ecdadımızın bıraktığı Anadolu Yakasında Osmanlının Sefere çıkmadan önce dua ettiği yeşil sancaklı bayrak bulunan Camiisi
sadece dışını çekebildim, cuma vaktiydi, her camii gibi mis gibi huzurlu bir yer kısacası ek olarak tarihi bir yer olması içinizi pır pır ettiriyor
Mahalle arasında kaldığı için, dışarıdan farkedilmiyor. Ama farkeden Mimar Sinan 'in eşsiz eserlerinden birini görüyor...
Böyle güzel, sakin, nezih bir camiiyi zor buluruz İstanbul'da. Sahilden yalnızca yürüyerek 10dk uzaklıkta olmasına rağmen çok kendi kendine kalmış nezih bir yer. Çaycısı var içinde, 4 tl. Sosyal ortamı kurulmuş. Camii de çok hoş.
Küçük ama manevi havası çok olan şirin bir cami.
Ben sabahleyin güneş doğarken gitmiştim şirin güzel bir Üsküdar camiisi.
Üsküdar için ilk gidilecek mekanlardan biri sahil kenarında pek ala bir yer havası çok güzel herkese tavsiye ederim arkadaşlar
yokuşu tırmanmak biraz zor olsa da avlusunun huzura değdi. çok güzel bir cami
Muhteşem bir mekan... Bir külliyenin parçası... Mimar Sinan’ın tasarlamış olduğu cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, dârülhadis, dârülkurrâ, imaret (aşhane, tabhâne, kervansaray), dârüşşifâ ve hamamdan oluşan yapılar topluluğu Üsküdar Toptaşı semtinde... Huzur verici... Nerede mimar Sinan... Şimdiki mimarlar sanki bir konuda natamam kalmış gibi...
Görülmesi gereken en iyi yerlerden bir tanesidir. Ve mimar sinanın son eseridir. Bu eserini bitirirken benden bu kadar birazda siz üretin demiş 😅😅
Her daim cemaati çok olan, özellikle sabah namazında daimi 20 den fazla cemaati olan bir cami. Tabi bu hocalarımızın gayreti bilgisi ve tecrübesiyle nihayetinde Allah'ın yardımıyla gerçekleşiyor. Böyle güzel ve tarihi bir camiye yakın bulunmak çok güzel bir nimet.
Polis filminde Haluk Bilginer'in bahçesinde çay içtiği ve olayların bir kısmının geçtiği Mimar sinan eseri camii burası
Camii olarak güzel. Asıl camii dışı oturma yerleri çok güzel hava almak ve ağaçların gölgesinde çay içmek için ideal biryer.
Mimar Sinan in son eseri, çok güzel bir camii
Ruhu olan camilerimizden biri nedense eskiden medrese olan cami restorasyondan sonra sanki yalnız kalmış gibi. Eski cemaati uzaklaşmış.
Mimar sinanın son eseri harika bir külliye üsküdara yolunuz düşerse kesinlikle ziyaret edin
Üsküdarın incisi maneviyat dolu bir ortam
Cok guzel huzur veren bir ortami var cay bahcesi var avlusunda
Dış avlusunda çay ocağı olması biraz dokundu. Şu an Yaz Kur'an kursu olduğu için çocuklar biraz gürültülü olabiliyor, olsun. Sessizlikle odaklanmanız için ikindiden sonra gidebilirsiniz.
Atik Valide Camii’ne girişte “Mimar Sinan’ın son eseri 1570’te 2. Selim’in eşi, 3. Murat’ın annesi Nur Banu Valide Sultan adına yaptırılmıştır” yazısının yer aldığı bir kitabe karşılıyor bizi. Sinan bin Abdülmennan’ın eserlerini gezmek, görmek ve incelemek bana çok zevk veriyor. Hepsi birbirinden güzel ve farklı özelliklere sahip. Üsküdar meydanından Zeynep Kamil’e doğru çıkarken yokuşun üzerinde hemen sağa döndüğümüzde bu muazzam külliyeyi görmüş olacağız. Anadolu yakasının en büyük külliyesi olan Valide-i Atik Camii ve Külliyesi, gezi sırasında arkadaşlarımız da dâhil çoğu Üsküdarlının bile bilmediği saklı bir cennet gibi. Atik Valide Külliyesi, cami, medrese, tekke, aşevi, tabhane, darüşşifa, kervansaray, darülkurra, darülhadis sıbyan mektebi ve hamamdan oluşan oldukça geniş bir yapı. Cami İznik çinilerinin en güzel örneklerine sahipmiş ve bir bütün olarak düşünüldüğünde külliyesi İstanbul'un en kapsamlı külliyelerindenmiş. Külliye avlularında ve etrafında gezerken dikkatten kaçmayacağı üzere Mimar Sinan, sokak nizamını bozmamaya çok dikkat etmiş ve büyük bir titizlikle caminin kuzey tarafından kalan medreseyi hem eğime hem de sokağa göre tasarlamış. İç avlu tam bir dörtgen olmasa da duvarın dışına çıkıldığında sokak kesintisiz devam ediyor. Sinan, sokaktan geçen insanların üzerine, ilim yuvası olan medreseyi bir şemsiye misali açmış gibidir. Bu, bir manada aslında bize Osmanlı’nın ilme verdiği kıymeti de göstermektedir. Onlar ilmin sadece mahdut bir dairede değil âlemşümul olmasını temenni etmişlerdir. O yüzden Sinan, medreseyi sokağa taşırarak adeta ilmi hayatın ortasına isâl etmiştir. Bu, kanaatimce tesadüfi bir ihtiyardan ziyade şuurlu bir ihtiyardır. Zira Sinan, tesadüfler dünyasından çok akıl, mantık, matematik, geometri, plan vs. gibi son derece zekâ eseri şeylerin dâhiline bizi sokmak ister. Bunu da harikulade bir şekilde eserlerine aksettirir. Eserlerinin bu denli muhkem, zarif olması bu sırrın bir tezahürü olsa gerek.
Mimar Sinan’ın son eseri olduğunu yeni öğrendim :)
Kulliyeyi ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Özellikle çay ocağı ve dernek başkanıyla tanışmamızı , Üsküdar'da en uygun fiyatlı çay ve kahve içecek mekan
Mimar Sinanın eseri olan cami ve medreseler ehil ellerde amacına uygun kullanıyor.
Mükemmel bir Mimar Sinan eseri
Çok fazla merdiven çok fazla yokuş sonrası camiye ulaşıyoruz ve çok güzel bir avlu ve iki koca çınar bizi karşılıyor. Bir mimar Sinan eserin 1583 yılında mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Mimar Sinan’ın tasarlamış olduğu cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, dârülhadis, dârülkurrâ, imaret (aşhane, tabhâne, kervansaray), dârüşşifâ ve hamamdan oluşan yapılar topluluğu Toptaşı semtinde ve bugün kendi adını taşıyan mahallede, kuzeyi Çavuşderesi vadisine doğru alçalan çevreye hâkim bir yamaç üzerine kademeli olarak yerleştirilmiştir. Külliyenin merkezini oluşturan cami-medrese grubu ortada yer almakta, caminin kuzeyinde şadırvan avlusu, avlunun bitişiğinde de daha alçakta kalan medrese bulunmaktadır. Caminin güney yönünde zamanla bir hazîre teşekkül etmiştir. Batı yönünde ve Kartal Baba caddesinin öbür yakasında, birbirlerine bitişik olan fakat kendi içlerinde bağımsız birimler oluşturan dârülkurrâ, dârülhadis, dârüşşifâ ile aşhane, tabhâne ve kervansarayı içine alan imaret bulunmaktadır. Bunların işgal ettiği yapı adasını kuzeyde Helvacı Ali, güneyde imaretin sokakları, batıda da Toptaşı caddesi çevrelemektedir. Adanın doğu kanadına, Kartal Baba caddesine paralel uzanan dârülhadis ile bu yapının güney ucuna bitişen dârülkurrâ, arkada daha alçakta kalan batı kesimine de imaret ile dârüşşifâ yerleştirilmiştir. Bu binaların kuzeybatısında Toptaşı caddesinin arkasında hamam, cami-medrese grubunun güneyinde ve Çinili Cami sokağının öbür yakasında sıbyan mektebi, doğudaki Tekkeönü sokağının üzerinde ise tekke müstakil yapılar olarak yükselmektedir. Cami, medrese, tekke, imaret ve dârüşşifânın duvarları kesme küfeki taşı ile örülmüş, sıbyan mektebi, dârülkurrâ, kervansaray ve hamamda ise bir sıra taş, bir sıra tuğla örgü tercih edilmiştir. Duvarların yanı sıra diğer taşıyıcılardan pâyeler de kesme küfeki taşı ile örülmüş, sütunlar ve başlıklar ise beyaz mermerden yapılmıştır. Üst yapıyı oluşturan kubbe ve tonozlarda örgü malzemesi olarak tuğla kullanılmış, üzerleri kurşunla kaplanmıştır. Pencereler, klasik Osmanlı üslûbundaki düzene uygun olarak iki sıra, caminin bazı duvarlarında ise üç sıra halinde tertip edilmiş, alttakiler dikdörtgen açıklıklı beyaz mermer söveler ve lokmalı demir parmaklıklarla, üsttekiler de sivri kemerli açıklıklar ve çift cidarlı revzenlerle teçhiz edilmiştir. Caminin son cemaat yeri revakında görülen mukarnaslı başlıklar dışında külliyedeki bütün sütun başlıkları baklavalı tiptedir. Kemerlerin ise tekke revakındaki kırık kaş kemerler hariç tamamı sivri kemerdir. Kapı sövelerinde, şadırvan haznelerinde ve daha bazı detaylarda yapı malzemesi olarak beyaz mermer tercih edilmiştir.
Mahalle kültürünun yaşadığı Ve camii nin hayatın için de Olduğunun belirgin bir örneği
1570-1583 yıllarında III. Murad’ın annesi Nurbanu Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. Üsküdar'ın sembol dini yapılarından biri olan Valide Atik Camii, Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden biridir. Büyük bir külliyenin parçası durumundaki Valide Atik Camii, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de detaylı olarak anlatılır.
Mimar Başı Sinan'in Anadolu yakasında inşa ettiği en büyük külliye... Mutlaka geçilmeli, görülmeli...
Mimar Sinan'nin son eseri 1517 olması gerek 3.selimin annesinin adına yapılmış geniş avlusu ve tarihi dokusuyla görülmeye değer bir yapıt...
Mimar Sinan imzalı bir mekan
Ziyaret edilesi bir mabed! Huzur verici🙏🏻
Mimar Sinan’ın biraz geride kalmış eserlerinden birisi ama yine muhteşem yine harikulade.. avlusunda küçük bir çayhane var. Asırlık ağaçlar ve gölgeleri, ve garip bir ruh var o camide insana geçmişteymiş gibi hissettiren bir şey var
Manevi havası çok özel bir cami çinileri çok özel İstanbulun 7 tepesinden biri üstünde inşaa edilmiş Üsküdara hakim yüksek bir konumda caminin altında dehlizler ve tüneller var akustiği harika etrafında kulliyeleri mevcut mutlaka ziyaret etmenizi ve cemaatiyle birlikte namaz kılmanızi öneririm
Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan güzide bir eserdir. Her şeyiyle huzur veriyor.
Mükemmel bir yer Herkesin hiç olmazsa ömründe bir defa Namaz kılmasını öneriyorum. İstanbul un sitesinden uzak huzur bulabileceğiniz bir mekan. Cami nin içinden çıkmak zor geliyor insana. Cuma günü gitmenizi öneriyorum
Çok değer verdiğim bir arkadaşımın babasının mevlut'u için gittim daha önce gitmediğim için Sora sora buldum bütün camiler güzel Bu camide bambaşka bir hava var çok güzel bahçesi var
Çocukluğumdan beri bu camiye gelir giderim bu camide pek çöm filmler ve diziler çekilmiştir ama ben hala her gittiğimde yeni şeyler keşfediyorum bu durumu da caminin Mimar Sinan eseri olmasına bağlıyorum.
Büyük güzel bir cami.
Her zaman huzur verir. Yazın sıcak aylarında bahçesinde otur saatlerce hiç kalkmak istemezsin. Bahçesinde bulunan şadırvan çocukluğumuzda maç aralarında ya da sonrasında en büyük mutluluk kaynagimizdi. Ve Mimar Sinan'ın son eserinin mahallemizde olması da ayrı bir güzellik
Üsküdar,daki Mimar Sinan eserlerinden ikincisi.Cami ve geniş bir alana yayılmış külliye eserleri mutlaka gezilmelidir. konumu bahçesi ve mimarisi içindeki çini ve ahşap üzeri edirnekari boya işleri görülmeye değerdir.
güzel tarihi bir camimiz külliye içinde dev ağaçlar altında masalar ve çay ocağı var
Mimarisiyle, avludaki eşsiz havasıyla, hem imamı hem de müezzini ile insanı kendisine ısındıran dört dörtlük bir mekan.. Allah ezanını daim etsin, herkese görüp namaz kılmayı nasip etsin..
Üsküdar'da en köklü camiilerden olup mimarisi klasik Osmanlı tarzında yani muhteşem, huzurlu bir bahçesi olup semt sakinleri tarafından sıkça ziyaret edilirken ramazan akşamları da huşu tavan yapmaktadır, eğer AKP bahçesine uyanırsa Araplara yeni konut alanları açılmıştır.
Ülkemizin en güzel ve huzurlu camilerinden birisidir. İç avlusu mükemmeldir. Asırlık çınar ağaçları harikadır. Avlunun huzurlu ortamında mutlaka çay içmenizi tavsiye ederim. Şahsi kanaatimce ülkemizdeki en güzel camidir.
istanbul'un en muhtesem bahcelerinden birine sahip camii.. bu tanim dahi yeterli gidip görmeye ilk bakista. ama durmak yok.. tanima devam:atik valide külliyesi icersindedir. 1570 yilinda insaa edilmistir. sözlükte evvelde külliyenin tamami icin entriler yazilmis. simdilerde pek cogu metruk oldugu icin külliyenin diger bölümleri ya kapali yahut mimar sinan eseri olmusluklarini unutmak üzreler baslarina gelenden dolayi. lakin camii, camiinin avlusu.. arkadaki selvili hazire, giristeki kafesli namaz mahfili, gül bahcesinin icindeki cay ocagi, tuvalet penceresinden görünen inanilmaz manzara, eski zaman amcalarinin tavri ve nazkligini hala kaybetmemis avlu cemaati.. sanki hersey icinde bulundugunuz zamanin daha da güzel olmasi icin konulmus o avluya.. bir kac asirlik cinardan tutun, hafifce boynunu egmis kethüda mezarlarindan taslarina kadar. en önemli tavsiyem, camiinin arka kapisindan, hazirenin oldugu yerden cikin. hazirede, ana kubbenin dibinde bir kac selvi, kubbe ile es boyda ahsap kasr ve dahi gökyüzünü izleyin.. haz duyun
Tarihi bir yapıyı görmek ve içinde namaz kılmak çok güzel oldu
Külliyenin bir kısmı ayakta kalmış ve çok güzel bir bahçesi ve bahçenin içinde bir çay ocağı var.
Mimar sinanın en son eseri, tüm çevresi ile turkiyenin en buyuk alana sahip camisi, hizir as min ziyaret ettigi muhtesem cami.. buradaki mistik hava oldukca etkileyicidir. Ömrunuzde bir kez olsun görün derim. Her daim esintisi ve sesiz ortami insani alip götürüyor