Yeraltı Camii

Eski İstanbul camiilerindendir, içerisinde evliyaların olması da apayrı bir maneviyat katıyor. Rabb'im yapan, vesile olan, hademe-i hayratlarından ve cemaatinden razı olsun...

Sahabeden Amr Bin El Âs Radıyallahuanh Vehb Bin Huşeyre Radıyallahuanh Tabiinden Sufyân Bin Uyeyne Radıyallahuanh Kabirleri bulunmaktadır. Allah Celle Celalühü şefaatlerine nail etsin.

3 tane sahabe bulunan çok kıymetli çok güzel bir camii muhakkak görülmeli,karaköy vapurun hemen çıkışında tramvay durağına da oldukça yakın denizin kenarında bir tarihi camii

İçinde 3 tane de türbe bulunan tarihi bir camii

Ön girişte abdest hane yok ve ayakkabılarınızı alıp tüm camiyi yürüyüp en arka kapıdan çıktığınızda ilerde solda abdest hane mevcut. Sıcak su olması ayrı güzel, wc 1 TL ücretli. Abdest hane büyük. Cami desen görülmeye değer, Yeraltı olması, içinde türbeleri olması gerçekten loş ışıklarla birlikte insanın acziyetine işliyor. Mutlaka karaköy gittiyseniz uğramadan geçmeyin. İçerisi de oldukça büyük ve yeterli.

Diğerlerinden çok farklı bir cami. Adeta labirent misali. İçeride bir çok kolon var. İçeride sahabelerin ( Amr bin As, Vehb bin Hüseyra, Sufyan ibni Uyeyne (r.a.)) türbeleri de var. Sahile çok yakın. Bence mutlaka görülmesi gerekiyor.

İlk defa gittiğim bir cami.bilindik camilerden farklı görsel olarak renkli kubbeler ve şaşalı süslemeler yok.Fakat manevi açıdan yüksek bir cami.Cami içindeki sahabe türbeleri den dolayı insana huzur veren bir cami.

Esasında ne kilise ne de cami amaçlı yapılmış. Kastellion ton Galata adlı bir kale burcunun bodrum katı. Rivayete göre 700lü yıllarda İstanbulu kuşatmaya gelen İslam ordusu başarısız oluyor geri dönüyor, tabii çok da şehit veriyor, bunlar arasında sahabeden Amr b. As, Süfyan b. Uyeyne ve … Huşeyre (r.a) şehit olduktan sonra buraya gömülüp mahzenin kapılarına da kurşun döküldüğünden Kurşunlu Mahzen diye anılır. Gerçekte biz bu kişilerin ölüm yeri ve zamanının başka yerler olduğunu bilsek de kendileri İslam ordularında ön saflarda yer almış ve İslam adına hizmetlerde bulunmuş olduklarından onlar adına bir makam, türbe yapmayı inancımız gereği bir gelenek olarak sürdürürüz. En azından camiyi ziyaret edip orada yatmasalar dahi onlar adına bir dua etmek, dua almak hepimiz için ayrı bir duygu olacaktır diye düşünüyorum.

Yapım yılı tam olarak bilinmiyor. Evliya Çelebi’ye göre Hicretin 92(711) senesinde yaptırıldığı ve sonra camiye çevrilen bir kule. Osmanlı resmi kayıtlarda Mahzen i Sultani adıyla geçer. Sahabeden Amr bin el-Âs, Vehb B. Huşeyre (Sahabi olup olmadığı hakkında bilgi yok) ve Tebeu’t-tâbiîn'den Süfyân B. Uyeyne’nin makam kabirleri de buradadır. Yer çok basık gerçekten. Bu camiye her gittiğimde nefesim daralıyor. Mezarda vay halimize

Tarihi anlamda çok önemli bir yer. Eskiden cephanelik olarak kullanılıyormuş sonradan camiye çevrilmiş. İçinde 3 tane çok mühim sahabenin kabri var. Hemen yanında İBB'nin tuvaletleri ve şadırvanları var. Namaz vakitlerinde cemaatle namaz kılması çok güzel oluyor

Karaköy iskelesi nin tam karsışı 3 büyük sahabeye misafirlik yapan bir cami mutlaka görülmeli bence

İstanbul 'un sıradışı Camiisi..Eskiden Haliç zincirinin bir ucunun da bağlanmış olduğu bir dehliz. Sonradan Camiye çevrilmiş içerisinde üç önemli Zat' ın Türbesi de bulunmaktadır. Olağanüstü rahatlatıcı bir atmosferi var. Mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden..

Yeraltı Camii ya da bir diğer ismi ile Kurşunlu Mahzen. Karaköy İskelesine bir kaç dakikalık bir yürüme mesafesinde. Osmanlı resmi kaynaklarında Mahzen-i Sultani olarak geçmektedir. Yapım tarihi tam bilinmemekle birlikte Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Hicret'in 92. yılında yapıldığını yazar. Doğu roma döneminde halicin ağzına çekilen meşhur zincirin bağlandığı yerdir. Aynı zamanda İstanbul'un fethi için gelen sahabeler ve tabiin (Peygamber Efendimizin sahabelerini gören kişiye verilen isim) buraya hapsedilmiştir. Söylenen o ki tabiinden olan Süfyân bin Uyeyne kuşatma sonlanıp ordu geri çekilirken Doğu Roma'ya esir düşer. Kastellion Kulesi'nin zindanına hapsedilir, susuz bırakılır. Dua edince de yerden su çıktığı rivayet edilir. Zindanda gördüğü işkenceler sonucu şehit olur. Mahzene gömülüp kabrin bulunduğu kapı kurşunlanarak kapatılır. O günden beri de Kurşunlu Mahzen olarak anılagelmiş. 1750'lerde Üsküdar'da insanlar mahzenle ilgili mübarek kişilerin burada gömülü olduğuna dair rüyalar görmeye başlayınca kabir tespiti konusunda zamanın padişahı I. Mahmud'un kapısı çalınmış. O da rüyaları tabir ettirip araştırma yaptırmış. Sonuç olarak Padişah mahzenin üstündeki yazlık köşkünü de hürmetten dolayı terk edip mahzeni camiye çevirmiş. Burada Filistin ve Mısır'ı fetheden Amr bin As ve Sahabeden Vehb bin Hüşeyre adına yapılmış makam kabirler ve Tabibinden Süfyân bin Uyeyne'nin kabri bulunmaktadır.

Hz Amr ibni As , Hz Vehb bin Huşeyre Ve Süfyan bin üyeyne sahabe efendilerimizin makamları burada bulunmaktadır. Rahmetullahi aleyhim ecmain. Binanın yapısal durumu ise; iBeyoğlu ilçesindeki bir camidir. Yapım yılı tam olarak bilinmiyor. Evliya Çelebi’ye göre Hicret'in 92 (711) senesinde Abdülaziz oğlu Ömer'in yaptırdığı ve sonraları camiye çevrilen kuledir. Osmanlı resmî kayıtlarda Mahzen-i Sultani adıyla geçer. Bazı kaynaklarda "Kastellion ton Galatau" isimli bir hisardır. II. Tiberios (578-582) döneminde artan Fetih akınlarına karşı Haliç’in girişini kontrol amacıyla yaptırılır. Mekan İstanbul'un Osmanlılara geçmesinden sonra yine cephane deposu, su sarnıcı gibi çeşitli amaçlarla mahzen olarak kullanılmış. 1752-56 yıllarında Köse Bahir Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülmüş.[2] Kule şeklindeki minaresi kısa süre sonra meydana gelen depremde yıkıldığı için Sultan I. Mahmud tarafından yeniden yaptırılmış. İstanbul’da kitâbe üstünde görülen en eski tuğra giriş kapısı üstünde bulunan I. Mahmud’a ait tuğradır.

Eşi benzeri olmayan bu tarihi Camii de Sahabe kabirlerinin maneviyatını hissederek namazımı huşu içinde kılmanın huzurunu yaşadım.

Yeraltı Cami ya da Kurşunlu Mahzen, Türkiye'nin İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesindeki bir camidir. Yapım yılı tam olarak bilinmiyor. Evliya Çelebi’ye göre Hicret'in 92 (711) senesinde Abdülaziz oğlu Ömer'in yaptırdığı ve sonraları camiye çevrilen kuledir. Osmanlı resmî kayıtlarda Mahzen-i Sultani adıyla geçer. Bazı kaynaklarda "Kastellion ton Galatau" isimli bir hisardır.

İyi hissettiren, tertemiz bir yer. Bu yorumu asıl yazmamın sebebi ise Zeyrek Camii'nin oradaki kafede tanıştığım ve tesadüfen beraber oturup sohbet ettiğim Merve, Büşra, Sümeyye ile tekrar iletişime geçmek. Büşra bu camii'yi ziyaret etmek istediğini söylemiştin, belki nasıl gidilir diye haritaları açarsın ve yorumlara bakarsın. O gün neden en azından sosyal medya adreslerimizi birbirimize vermedik bilmiyorum.. umarım yeniden rastlarız birbirimize.

Yeraltı Camii, Kurşunlu Mahzen olarak da adlandırılır. Galata’da, Karaköy Vapur İskelesi yakınında, Kemankeş Caddesi üzerindedir. Burası aslında kuşatma zamanlarında Bizanslılar ta¬rafından gemilerin Haliç’e girişini engellemek için gerdikleri ünlü zincirin kuzey ucunun bağlandığı Kastellion’un bodru¬mudur. Bu zincirin bazı parçaları günümüzde Deniz Müzesi’ndedir. Gemilerin Haliç e girişini kontrol etmek üzere imparator II. Tiberios tarafından inşa ettirilmiş olan kulenin etra¬fında koruyucu bir hisar vardır. 1203’te Haçlılar, donanmalarını Haliç’e sokabilmek için bu hisarı ele geçirmeye çalışmışlardır. İstanbul’un fethin¬den sonra burası yine cephanelik olarak kullanılmıştır. Mahzen-i Sultani olarak da anılan yapıya, Arap ku¬şatmalarında Mesleme döneminde şehit düşen iki sahabenin gömüldüğü bilinmektedir. Esere Kurşunlu Mahzen denilme¬sinin sebebi ise, kapılarının kurşun dökülerek kapatılmış ol¬masından gelir. Kurşunlu Mahzen adıyla bir depo veya ambar olarak kullanılan hisarın bodrum kısmı, ancak 18. yüzyıl ortalarında camiye dönüştürülmüştür. Yeraltı Camii, 1725 yılında Sadrazam Mustafa Bahir Paşa tarafından camiye çevrilmiştir. Yeraltı Camii’nin önünde Kur¬şunlu Köşkü denilen bir köşk bulunduğu ilk olarak 1776’da çi¬zilen bir haritadan anlaşılmaktadır. Gün ışığı camiye sadece Kemankeş Caddesi tarafın¬daki birkaç pencereden girmektedir. Cami mekanı, kare kesitli elli dört payeyle bölünmüş, bunların üstleri çapraz tonozlarla Örtülmüştür. Yeraltı Camii İstanbul’un cami mimarisinde çok değişik ve alışılmamış bir örnek teşkil etmektedir. Yerin altın-dan olmamakla beraber, zeminle hizada olan ve üstünde bir de sağlık merkezi olarak kullanılan büyük bir ahşap konak bu¬lunan Yeraltı Camii, muntazam dikdörtgen biçimde bir plana sahiptir. Etrafı çeşitli yapılarla sardı olduğundan dış mimarisi hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Bir rivayete göre h. 96 (714) yılında İstanbul’u almak için gelen Arap orduları burada yedi yıl kalmış, savaşta şehit olanlardan bazıları buraya defnedilmiştir. Arap orduları Şam’a dönerken, ordunun önemli eş¬yalarından bazıları bu mahzene konulmuş, kapısının üzerine de kurşun dökülmüştür. Kurşunlu mahzen sözü de buradan gelmektedir. Bu sahabelerden birinin mezarı fetih sonrası türbe haline getirilmiş, diğer ikisi de parmaklıklarla çevril¬miştir. Bu eski yapı I. Mahmut ve III. Osman zamanında sadrazamlıkta bulunan Bahir Mustafa Paşa tarafından cami haline getirilmiştir. Tonozlardan mürekkep olan Yeraltı Camii’nde dört kapı bulunmaktadır. Yapının arka kapısına merdivenle inilmek¬tedir. İki kapısı deniz tarafından, ikisi de kara tarafından toprak seviyesinde olan caminin içinde elli altı paye vardır. üstü to¬nozlarla örtülü payelerin üzeri yarım kubbeden oluşmaktadır. Kule şeklindeki tek şerefeli minaresi depremden yıkıldıktan sonra Sultan I. Mahmut tarafından yaptırmıştır. Yeraltı Camii içerisinde, Emeviler zamanında İstanbul’un fethi için gelip esir edilen ve burada zindan hayatına mahkum olan Ashab-ı Kiram’dan Amr bin As, Vehb bin Hüseyra, Sufyan ibni Uyeyne’ye isnat edilen makamlar yer almaktadır.

Zindan olduğu yazılmış, bu yüzden Çokta camii benzemiyor veya alışık olduğumuz camiilere benzemiyor. Alçak, karanlık, çok sık kolon var, cemaat saf bile tutamaz. Sahabelerin olması çok güzel, hürmeten gelen her milletten müslümanlar mevcud, hakikatten sahabelerin yattığı odalarda veya yakınlarında çok güzel bir hissiyat var, huzur var, hissediliyor. Görmediyseniz kesin gidin, o maneviyatı hissedin. hani ayrım yapılmaz ama benim hissettiğimTek başına yatan sahabenin yanında korkunç güçlü bir hissiyat var, odasına girin oturun, bambaşka bir boyut sanki yaşadığı zamanlarda huzurundaymışçasına, sanki sizi dinliyormuşçasına bir hissiyat var, hiç böylesini hissetmemiştim resimlerini bu yüzden çekmedim, hani Camii olarak değerlendirmek bize düşmez, atalarımız bir bildiği vardır, camii dedilerse camii, ama sahabelerin orda olması Camii için çok güzel her yerde olduğu gibi örfünü, annanelerini, bilmeyen duvarda asılı kitabeleri okuyamayan, camide horul horul uyuyanlar çok kötü, çıkan horlamalardan namaz kılmanın, kuran okumanın, ibadet etmenin imkanı yok. Biz Türk ler camide uyumazdık, bu nerden çıktı.

Yer altında olması, penceresiz olması, duvarlarında süsleme olmaması, loş ışıklı olması ve ibadet için ideal bir ortam oluşturması nedeniyle gezdiklerimizden oldukça farklı bir cami. Yeşil ışıkla aydınlatılan şehit mezarlarını ziyaret edebilirsiniz.

Maneviyatı Yüksek Yer.Tavsiye Ederim.

Istanbulun binlerce ilginç ve tarihi yapılarından birisi. Karaköy iskelesinin hemen yakınında yeralan bu cami adı üzerinde yerin altındaki bir bina. Ama aslında cami olarak inşa edilmese de sonraları cami olarak kullanılmaya başlanmış. Rivayet o ki burası Bizans İmparatorluğu döneminde Haliçi kapatmak için kullanılan büyük demir zincirlerin bağlandığı noktalardan biriymiş. Sonra cephanelik, depo , sarnıç vs olarak kullanılmış ve en son camiye dönüştürülmüş yüzyıllar önce. Cami olarak koca sütunların arasında ilginc bir havası var.

Sıradışı bir cami...Bizans döneminde Müslümanların şehri kuşatması esnasında şehid düşen Ashab-ı Kiram ile Tabiin burada medfun...Muhakkak ziyaret edin.

Adında da belli eden Karaköy'ün en ünlü camiisi. Tünel bağlantıları gibi kubbeli yapıya sahip olmayan yapı sizi değişik,farklı bir yere getirecek. Karaköy Iskelesine camii çok yakın..

Dünyanın çok az sayıda bulunan yeraltı camilerinden biri. Önemi içindeki sahabe kabirleri. Bir dönem mahzen olarak da kullanılmış.

İstanbul un atmosferi en farklı camilerinden biri

Manevi yerleri ziyaret etmek insana ayrı bir huzur veriyor

Muazzam maneviyatlı,saatlerce vakit geçirip ibadetle meşgul olunabilecek bir cami. Lakin malesef dışarıda ki müzik sesleri daha sizi camiye girerken rahatsız ediyor. Umarım bir çaresi bulunur kısa sürede de mübarekler rahatsız olmaz daha fazla.

karaköyde sahilde içerisinde 3 sahabe i kiram bulunan harika bir camii.Icerisindeki yapıyla tarihte yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz.Hani bazı yerler vardır oradan ayrılmak istemezsiniz ya öyle bir huzuru var.

Cami eskiden zindan olarak kullanılan bir yer sonradan camii olmuştur Karaköy iskelesi karşı sokağında bulunan cami abdest hane ve tuvalet ler arka giriş te sessiz sakin bir yer Tavan komple kemerli bir yapıda İstanbul u gezerken mutlaka uğrayın burası ve arab camii bölgenin en eski tarihî camileri tarihi yaşamak ve yaşatmak için buralara sahip çıkalım inşallah.

Bizans'ın meşhur demir zincirinin gerildiği bir diğer nokta, Kurşunlu Mahzen. Osmanlı Dönemi'nden bu mahzen camiye çevrilmiş ve Yeraltı Camii adıyla anılır olmuş.

Mimarisi harika ve en önemlisi tabiinden zatların kabirleri orda ziyaret edilmesi gereken yerlerden

İstanbul'daki birçok cami ihtişamı ve kubbeleriyle göz kamaştırır. Ama aralarında öyle bir tanesi var ki bilindik camiler gibi değil; kubbesi yok, minaresi de sonradan yapılma. İstanbul Karaköy vapur iskelesini geçtikten sonra sola sapınca, Kemankeş Caddesi üzerinde yer alan Yeraltı Camii namıdiğer Kurşunlu Mahzen'den söz ediyoruz. Aslında cami olarak yapılmış bir yapı değil. Hikayesi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Yapımı tam olarak bilinmese de 570'li yıllarda Doğu Bizanslıların gemilerin Haliç'e girişini engellemek için Galata-Sirkeci arasına çektiği zincirin bir ucunun bağlandığı Kastellion Kulesi'nin mahzeni... İstanbul'un fethi sırasında da Haliç'i kapatan zincirlerin bu mahzene bağlandığı söyleniyor. Fetih'ten sonra da Sultan-ı Mahzen olarak anılmaya başlanmış; cephane deposu, su sarnıcı olarak kullanılagelmiş. Camiye çevrilmesiyse 259 yıl öncesine dayanıyor. Mesleme bin Abdülmelik komutasındaki İslam ordusu (700'lü yıllar) İstanbul'u kuşatmak için birçok sahabe ve tabiinle (sahabeyi gören Müslüman) beraber İstanbul'a geldi. Ordu Galata çevresinde konuşlandı ama zor günler onları bekliyordu. Çetin çatışmalardan sonra Bizans'a esir düşenler büyük işkencelere maruz kalıyordu. Söylenen o ki tabiinden olan Süfyân bin Uyeyne kuşatma sonlanıp ordu geri çekilirken Bizans'a esir düşer. Kastellion Kulesi'nin zindanına hapsedilir, susuz bırakılır. Dua edince de yerden su çıktığı rivayet edilir. Zindanda gördüğü işkenceler sonucu şehit olur. Mahzene gömülüp kabrin bulunduğu kapı kurşunlanarak kapatılır. O günden beri de Kurşunlu Mahzen olarak anılagelmiş.

Yeraltı Cami ya da Kurşunlu Mahzen, Türkiye'nin İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesindeki bir camidir. Yapım yılı tam olarak bilinmiyor. Evliya Çelebi’ye göre Hicret'in 92 (711) senesinde Abdülaziz oğlu Ömer'in yaptırdığı ve sonraları camiye çevrilen kuledir. Osmanlı resmî kayıtlarda Mahzen-i Sultani adıyla geçer. Bazı kaynaklarda "Kastellion ton Galatau" isimli bir hisardır. II. Tiberios (578-582) döneminde artan Arap akınlarına karşı Haliç’in girişini kontrol amacıyla yaptırılır. Cristoforo Buondelmonti ’nin XV. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen gravürlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir avlu ve yüksek bir kuleden oluşan hisar, aynı zamanda Haliç’e girişi önleyen zincirin bir ucunun da bağlandığı yerdir. 1573 tarihli Matrakçı Nasuh ve 1584 tarihli Hünername çizimlerinde Galata Hisarı / Mahzen-i Sultani görülmemektedir[1] Mekan İstanbul'un Osmanlılara geçmesinden sonra yine cephane deposu, su sarnıcı gibi çeşitli amaçlarla mahzen olarak kullanılmış. 1752-56 yıllarında Köse Bahir Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülmüş.[2] Kule şeklindeki minaresi kısa süre sonra meydana gelen depremde yıkıldığı için Sultan I. Mahmud tarafından yeniden yaptırılmış. Sahabeden Amr bin el-Âs, Vehb B. Huşeyre (Sahabi olup olmadığı hakkında bilgi yok) ve Tebeu’t-tâbiîn'den Süfyân B. Uyeyne’nin makam kabirleri de buradadır. Eyüpsultan’dan sonra İstanbul’da en çok ziyaret edilen kutsal mekân olarak değerlendirilir.[3] Dikdörtgen planlı bu mahzenin içinde elli dört adet kalın paye yapının üstünü örten tonozları taşımaktadır. Cami gün ışığını sadece deniz tarafındaki duvarında açılmış pencerelerden alır. Üstünde, ahşap bir Türk konağı mimarisinde olan ve 1985’te restorasyonu yapılan Sahiller Sağlık Merkezi müdürlüğü binası bulunmaktadır.[4] İstanbul’da kitâbe üstünde görülen en eski tuğra giriş kapısı üstünde bulunan I. Mahmud’a ait tuğradır.[5] Caminin müezzin mahfili vardır. İki giriş kapısı bulunur. Birincisine Kemankeş Caddesi’nden diğerine Karantina Sokağından girilir. Karantina Sokağından kot farkı nedeniyle merdivenlerle girilir. Günümüzde faaldir. Karaköy Vapur İskelesi yakınındadır.

Temiz, imamı efendi ve bilgili

İstanbul'da turist olarak gezerken ziyaret edebileceğiniz ilginç ve benzersiz bir yer. Hiç yeraltı camisine gitmemiştim, bu yüzden şaşırdım. Aydınlatma loş,

Dün ilk kez görmek için gittim karaköy iskelesinden 200 metre ötede . İçeri girer girmez maneviyatıyla kalbimi etkiledi. İçeriye girip dua edebilir namazlarınızı kılabilirsiniz . Herkesin gidip görmesi gereken bir yer çok çok güzel .

Yer altında bir câmi. İçinde 3mübarek zât medfun. Karaköy iskelesine çok yakın. Gidip görmeli.. Tarihini okumak gerekir İstanbul için önemli bir yerde...

Namaz kılmak için girdim. güzel

O kadar huzurlu bir yer ki ayrilmak istemiyorsun🥰🫧🩷

Karaköy iskelesinin yanı başında gerçekten yerin altinda bir camii geçmişi itibaren muhteşem bir eser gezip görmenizi tavsiye ederim. Yeraltı Cami ya da Kurşunlu Mahzen, Türkiye'nin İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesindeki bir camidir. Yapım yılı tam olarak bilinmiyor. Evliya Çelebi’ye göre Hicret'in 92 (711) senesinde Abdülaziz oğlu Ömer'in yaptırdığı ve sonraları camiye çevrilen kuledir. Osmanlı resmî kayıtlarda Mahzen-i Sultani adıyla geçer. Bazı kaynaklarda "Kastellion ton Galatau" isimli bir hisardır. II. Tiberios (578-582) döneminde artan Arap akınlarına karşı Haliç’in girişini kontrol amacıyla yaptırılır.

İçinde üç sahabenin yattığı tarihi camii. Zamanında haliçe gerilen zincirin bir ucunu buraya bağlamışlar.

Sahabe mezarlarının olduğu tarihi bir mekan

Karaköy'de aslında kastellion kalesinin bodrumu olan, 1700'lerde* camiye çevrilen yapı, mekan. Arapların istanbul'u kuşattıkları sırada şehit düşen iki sahabenin mezeranın burda olduğuna inanıldığından bu ölçüde kasılmış, standart camii ambiyansından çok farklı noktalara gelinmiştir. Buraya yolunuz düşerse muhakkak uğrayın

İlginç bir cami Karaköyde vapurdan inince hemen karşınıza çıkıyor içerisinde sahabe kabirleri var.

Farklı atmosferi var. Kesinlikle gidilmesi lazım.

Farklı bir yapıya sahip güzel İstanbul Camiilerinden. İçerisinde sahabeden Amr bin As ve Veyh b. Huşeyre'nin makamları var.

İlginç. diğerlerinden çok farklı. görülmesi gereken güzel bir ibadet yeri.

Eskiden hapishane olan ve osmanli da ise cami olan icerisinde iki sahabe kabri ve bir sahabe makamk bulunana güzel mütevazi bir cami wc si ve abdest alacak yeri var.

Değişik bir camii. Esasen Osmanlı zamanında deniz gümrük anbarı olarak kullanılmıştır. Gelen mallar bir süre karantina amaçlı burada bekletilirdi. Ayrıca 3 sahabenin naaşı burada bulunmaktadır.

Karaköy’de bulunan Yeraltı Camii, İstanbul’daki tarihi camiler arasında başka bir örneği olmayan yapı. Aslında yerin altında olmayan bu cami zeminle aynı doğrultudadır ancak üstünde büyük bir yapı bulunması nedeniyle yerin altında görünümü vermekte.

Huzur bulup hiç çıkmak istemediğim yer diyebilirim. Ulaşımı çok kolay herkesin gidip görmesini öneririm

sahabe efendilerimiz bir gayeye binaen kaç aylık yollardan gelmişler ... onlar misafirden ziyade ev sahibi ... evvel geldiler ... can verdiler ... bu şekilde bakmak gerekli ...

Eşi benzeri olmayan bu tarihi Camii de Sahabe kabirlerinin maneviyatını hissederek namazımı huşu içinde kılmanın huzurunu yaşadım.

Manevi havası çok yüksek. Caminin icinde Üç tane zatın türbesi var.

Karaköy merkezinde, sahilin hemen arka sokağın başında yer alıyor. Yeraltında yer alan, içerisinde ziyaret makamlarının olduğu sıradışı bir cami. Cuma namazı saatlerinde girmesi kolay, çıkması zor.

Hikayesi yüzyıllar öncesine dayanan caminin yapım tarih itam olarak bilinmemekle birlikte 570’li yıllarda Doğu Bizanslılar tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Doğu Bizanslılar burayı Kastellion Kulesi olarak inşa ettirmişlerdir. Amaçları ise Galata-Sirkeci arasında gemilerin geçişini engellemek için bir zincir çekmekti. O zincirin bir ucunun buraya bağlandığı söylenir. Şu an cami olarak kullanılan yer de bu kulenin mahzenidir. Mahzenin camiye çevrilmesi 259 yıl öncesine dayanıyor. Mesleme bin Abdülmelik komutasındaki İslam ordusu 700’lü yıllarda İstanbul’u kuşatmak için birçok sahabe ve Müslüman ile İstanbul’a gelerek Galata çevresinde konuşlanırlar. Çetin geçen çatışmaların ardından Bizans’a esir düşenler büyük işkencelere maruz kalırlar. Rivayete göre kuşatma bittikten sonra Süfyan bin Uyeyne esir düşer ve susuz bırakılır. Dua edince de su çıktığı rivayet edilir. Zindan da gördüğü işkenceler sonucunda şehit düşer ve mahzenin kapısı kurşunlanarak üzerine kapatılır. O günden beri de “Kurşunlu Mahzen” olarak anılmaya başlar. Yeraltı Cami’nin Ortaya Çıkması Bu konuda iki farklı rivayet bilinmektedir. Bunlardan ilki; 1750’li yıllarda Üsküdar’da insanlar mahzenle ilgili rüyalar görmeye başlarlar. Bu rüyalar dönemin padişahı 1. Mahmud’un kulağına kadar gider. Padişah rüyaları tabir ettirip araştırma yaptırır. Kabir bulununca da buranın cami yapılmasını emreder. Bir diğer rivayette şu şekildedir; Şam’dan İstanbul’a gelen Allah dostu Şeyh Murad efendizade Şeyh Mehmet Efendi Galata’ya gelip kabir yerini babasının tespit ettiğini ve mekanın faziletlerini saraya bildirmiş. Padişah’ta gerekli araştırmaları yaptırdıktan sonra kabri ortaya çıkarmış. Padişah mahzenin üzerinde yer alan yazlık köşkünü de hürmeten bırakarak burayı terk etmiş ve buranın cami yaptırılmasını emretmiş. Kadir Gecesi En Çok Ziyaret Edilen 2. Cami İslam tarihi açısından önemli isimlerin kabir ve makamlarının bulunduğu Yeraltı Cami Kadir Geceleri sabaha kadar ziyarete açık oluyor. Eyüp Sultan Cami’den sonra en çok ziyaret edilen camii içerisinde, Süfyân bin Uyeyne’nin türbesi ile Sahabe-i Kiram’dan olan Veyh bin Hüseyne’nin kabri veya makamı ile Amb bin As’ın makamı bulunuyor. #YeraltıCamii

Çok tenha,güvenlik açığı var

Sahabe kabirlerini bulunduran önemli tarihi bir camidir

Çok değişik bir havası var, biraz fazla karanlık, ışıklandırması yeterli değildi. Sahabeden ve tabiinden 3 kişinin makam kabirleri mevcut. Uzun bir tarihi var. Gitmeden önce ufak bir okuma mutlaka yapılmalı.

Çok farklı bir atmosferi var , inanılmaz ferah ve içerisinde bir türbe var.

Gittiğim gün gerçekten çok sıcaktı. İçeri girdim ve şaşırdım çünkü içerisi serindi. İçeride birkaç tane kabir var. Önemli zaatlara ait olduğunu duydum. Şöyle bir bakıp çıktım, farklı ve güzel bir camii.

Değişik bir atmosferi var cami desen cami değil türbe desen türbe değil 🤷🏻‍♂️

Karaköy’de bulunan Yeraltı Camii, İstanbul’daki tarihi camiler arasında başka bir örneği olmayan yapı. Bunun nedeni de burasının bir cami olarak inşa edilmemiş olmasıdır. Burası aslında İstanbul kuşatıldığı zamanlarda Bizanslıların Haliç ağzını kapatmak için gerdikleri ünlü zincirin kuzey ucunun bağlandığı Kastellion kalesinin bodrumudur. Bugün bu yapıyı önemli bir yer kılan ise içerisinde bulunan sahabe kabirleridir. İlk başta mahzen olarak kullanılan yapı, daha sonra keşfedilen sahabe kabirleri nedeniyle ibadethaneye dönüştürülmüş. Cami içinde Emeviler döneminde İstanbul kuşatmasına katılan sahabeler Amr bin As, Vehb bin Hüseyra, Sufyan ibni Uyeyne (r.a.) ait olduğu belirtilen makamlar bulunmakta.

Cami içinde Emeviler döneminde İstanbul kuşatmasına katılan sahabeler Amr bin As, Vehb bin Hüseyra, Sufyan ibni Uyeyne (r.a.) ait olduğu belirtilen makamlar bulunmakta. İstanbul’un fethinden sonra mahzenin üzerinde bulunan kule yıktırılmış. Fatih vakfiyesi kayıtlarında “mahzen-i sultani” olarak geçen mahzen ise depo olarak kullanılmış. 17. yüzyıla gelindiğinde ise, mahzenin bulunduğu yerde sahabe mezarlarının bulunduğu dönemin alimlerinden birinin rüyasıyla keşfedilmiş. Bir rivayete göre Mesleme b.Abdülmelik komutasındaki Emevi ordusu ile 672 yılında İstanbul kuşatmasına katılan ve şehit düşen Vehb bin Hüseyra ve Sufyan ibni Uyeyne (r.a.) bu mahzene defnedilmiş, defnedildikten sonra da kapılarına kurşun dökülmüş. Kurşunlu mahzen adı da buradan gelmekte. 17. yüzyıla gelindiğinde ise, dönemin alimlerden birinin rüyasında bu sahabelerin kabirlerini keşfettiğini belirtmesi üzerine mahzen kutsal bir yer haline gelmiş.

Buraya geldiyseniz, içerideki sehabe kabirlerinde de dua ediniz. Bugünlere kadar gelmiş sapasağlam bir cami.

Bu yer karakoydedir,diğer adı kurşunlu mahzun camiidir eskiden gemiler halice girince galata sirkeci arası cekilen zincirin bir ucu buradaymış, yer karakoydur kocamustafapasa degil

Labirente benziyor,farklı bir cami.

İstanbulun en eski camilerinden, içinde sahabeden iki zatın tabiinden bir zatın türbeleri olan feyzi yüksek bir cami.

Sahabilerin kabri şerifi var herkezin ziyaret etmesi lazım

İçeride manevi bir huzur hissediyorsunuz. Yapi olarak sivas ulu cami, bursa ulu camiye benziyor. İcerise 2 ayri sahabenin kabri bulunuyor. Dua etmeden geçmeyin.

İstanbul’un fethine dair Hadis-i Şeriften dolayı İstanbul defalarca kuşatılmış malum. Bu kuşatmalarda Bizans'a esir düşenler büyük işkencelere maruz kalmış. Rivayete göre burada bulunan tabiinden olan Hz.Süfyan bin Üveyne ordu geri çekilirken Bizansın eline düşer.Buraya hapsedilir ve susuz bırakılır. Dua edince de yerden su çıktığı Rivayet edilir. Zindanda gördüğü işkenceler sonucu şehit olur ve bu mahzene gömülüp, kabrin olduğu yer kurşunla kapatılır. Peygamberimiz (sav): "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz" demiş. Mübarek gecelerde Eyüp Sultan hz'den sonra en çok ziyaret edilen yerdir burası.

Daha önce hiç görmediğim bir camii.

Çok ozel bir ibadet yeri idi kendimi camide hissetmedim.

Atalardan yadigar güzel bir cami içerisinde türbeler mevcut...

Kapısından girdiğiniz an Karaköy'ün kasvetli atmosferinden kurtarır sizi bu mabed.

Ömer bin abdulaziz tarafından 711 yılında bir kulenin mahseni olarak yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda camiye çevrilmiştir.

Saklı bir hazine bulmak için aramak lazım.

Süfyan Bin Uyeyne

Mutlaka gidilmesi gereken, Bizans zamanında zindan olarak kullanılan ama Osmanlı İstanbul'u fethedince camiiye çevirmiş.

Tarih kokan camide ibadet etmek ayrı bir güzel. Yapısı çok ilginç

İçerisinde iki sahabe efendimizi barındıran ,yapısı itibariyle yeraltında olduğu için bunaltıcı bir görünüme sahip büyük denebilecek bir camimiz ayrıca içerisi Ortadoğu'daki camilere benziyor 😊

Mükemmel bir cami ve çok farklı, içine bir çok sahabi buluyor. Abdesthane Çıkışında tatlıcı var, mübarek adam, ziyaret gelen öğrencilere, lavaboda akbil bastı, ayrıca tatlı ikram etti.

Sahabe mezarlarının yada makamlarının olduğu güzel bir mekan. Sahabe mezarları olması ihtimali daha düşük ama manevi rabıta için bir mekan olarak kabul edilebilir. Allah edilen dualari kabul etsin bizleri onların şefaatine masar eylesin

Herkesçe bilinmeyen, şimdiye kadar ziyaret ettiğim en karanlık, en enteresan camii. Tabiki tarihi bir geçmişi var. Ancak tarihi geçmişe sahip değerlerin çevresinin, üstünün, yanının da zalimce yapılandırılması da acı verici...

Hem mimari hem tarihi özellikleri için mutlaka görülmesi gereken yerler arasında camii içerisinde maketler çok ilgi çekici olsa gerek Camii içerisinde sahabe ve Peygamber kabirleri olduğuna inanılıyor bu nedenle türbeler mevcut..

Çok güzel ve değişik atmosferi olan bir cami, yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim

Karaköy iskelede tarihi çok farklı bir cami .İçinde sahabei kiramdan mübarek zatlar bulunmakta mutlaka ziyaret edin.

Amr bin As, Sufyan bin Uyeyne, Vehb bin Huşeyre gibi üç büyük zatın, ashabın kabirlerinin bulunduğu oldukça mübarek ve mühim bir mescid. Mutlaka ziyaret edilmeli. Allah onlardan, tüm ashabdan razı olsun. Bizleri onlarla haşreylesin.

Değişik bir havası var, serin, güzel bir yer. İçinde iki adet türbe var, ama açıkçası o türbelerin bahsedilen, şahıslara ait olup olmadığından çok emin değilim. Mimarisi Benim çok hoşuma gitti. Ayrıca yaz günleri güzel bir serinliği var. Dışarıda bulunan şadırvanı temiz. Havlu kağıt bulunmakta.

Manevi havası çok yoğun fakat biraz daha takip ve bakım gerektiriyor. Karanlık köşelerde ibadet insan görmek hoş olabilir fakat uyuyan insanlar var.

İstanbul Karaköy vapur iskelesini geçtikten sonra sola sapınca, Kemankeş Caddesi üzerinde yer alan Yeraltı Camii namıdiğer Kurşunlu Mahzen'den söz ediyorum. Aslında cami olarak yapılmış bir yapı değil. Hikayesi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Yapımı tam olarak bilinmese de 570'li yıllarda Doğu Bizanslıların gemilerin Haliç'e girişini engellemek için Galata-Sirkeci arasına çektiği zincirin bir ucunun bağlandığı Kastellion Kulesi'nin mahzeni... İstanbul'un fethi sırasında da Haliç'i kapatan zincirlerin bu mahzene bağlandığı söyleniyor. Fetih'ten sonra da Sultan-ı Mahzen olarak anılmaya başlanmış; cephane deposu, su sarnıcı olarak kullanılagelmiş. Camiye çevrilmesiyse 259 yıl öncesine dayanıyor.

Tarihi bir cami, temiz ve tertipli tutuluyor. Kendisine has özel bir mimarisi ve yapım tekniği var. Kemerli çok kalın taşıyıcı duvarların arasında labirent gi namaz kılınıyor. Bildiğimiz camilerdeki gibi cemaatin bir birini görmesi mümkün değil. Burada ancak sağ sol ve önünüzdeki sırayı görebilirsiniz. Tuvaletleri çok temiz ve bakımlı.

Caminin yeri bulma acısından gayet güzel en güzeli sahabeyi kiramlari ziyâret ediyorsun

Kadir Gecesi Eyüp Sultan Camisi'nden sonra en çok ziyaret edilen ikinci mekan Yeraltı Camii. Çünkü önemli isimlerin kabir ve makamları var. Üç türbeden biri kesinleşmiş bir kabir. Camiye girince sol tarafta yer alan tabiinden Süfyân bin Uyeyne'nin türbesi. Sahabe-i Kiram'dan olan Veyh bin Hüşeyre'nin kabrinin veya makamının da cami girişinin karşısında sol tarafta yer aldığı belirtiliyor. Yine sahabeden olan Amr bin As'ın ise makamı burada. Peki bu isimleri önemli kılan ne? Filistin ve mısır'ı fethetti Amr bin As: Amr bin As Müslüman olmadan önce Habeşistan'a hicret eden Müslümanların iadesini Habeş kralı Necaşi'den isteyen kişi. Müslüman olduktan sonra ise Hz. Ebubekir döneminde Güneydoğu Filistin'i, Hz. Ömer zamanında da Filistin'in tamamını feth etmiş bir kumandan. Kısa sürede İskendireyi teslim alarak Mısır topraklarına hakim olan Amr bin As, Mısır fatihi olarak anılmaya başlar. 40 küsur hadis-i şerif rivayet etti. 90 yaşında Mısır'da vefat etti. Camideki makamının, buraya sık gidip geldiği için anısına yapıldığı söyleniyor. Peygamberin fetih müjdesine nail olmak için geldi Vehb bin Hüşeyre: Hz. Muhammed'in (s.a.v) "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur" hadisinin güzelliğine erişmek için diğer sahabe ve tabiinler gibi İslam ordusuna katıldığı ve kuşatma esnasında ön saflarda şehit düştüğü rivayet ediliyor. Kabir ya da makamı camide bulunuyor. İmam-ı Şafii'ye ders verdi Süfyân bin Uyeyne: Hafızası çok kuvvetli olduğu için dört yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Yedi yaşında hadis yazmaya başladı. İslam tarihinde önder bir kişilik olan Süfyân bin Uyeyne'nin sahabe büyüklerinden 87'siyle görüştü. 70'inden hadis dinleyip aktardı. 7 bin civarında hadis rivayet etti. Aktardığı hadislerin sahihliğinde söz birliği var. Fıkıh ve hadis alimi olan Süfyân bin Uyeyne fıkhı ilmiyle de İmam-ı Şafii'ye ders vermiş bir isim. Buhari'de yer alan "Ameller ancak niyetlere göredir" hadisini aktaranlarından biri. Et-Tefsîr ve El-Cami adında iki eseri bulunuyor. İmam-ı Şafii onun için "Hz. Süfyân'ın, Allah'tan korkmasının çok olması, her an Allah ile meşgul olduğunun delilidir. Allah bana, hadis-i şerif ilmini Süfyân bin Uyeyne'den nasip etti" diyor.

Caminin özelliği kubbesi yok.tavan alçak.içerde 4 Kabir var,isimlerini hatırlamıyorum tek aklımda kalan,sahabe oldukları.gitmeye değer bir camii.

Beyoğlu Karaköy'de bulunan ve farkındalığı bulunan bir camiidir. Zira, bu camii gibi yer altına doğru inen bir camiiyle daha önce hiç karşılaşmadım. Buna rağmen içeride herhangi bir rutubet veya kötü koku filan da yok. Gayet güzel. Gidilip ibadet edilebilir. Tavsiye ederim.

1453 yılında Fatih Sultan Mehmetin İstanbulu fethi sırasında, Haliçe döşenen zincirin bir bir ucunun buraya bağlanduğu tarihi kaynaklarda anlatılır. Geçen hafta ziyaret ettim. Burası şu an Yer altı camii olarak kullanımda. Yer altı isminden anlaşılacağı gibi yer altındadır ve Göremedeki yer altı şehirleri gibi havası insana iyi geliyor. Yazın serin kışın ılık birr havası var. YER altı caminin içinde 2 adet sçsahabe kabri bulunuyor. Bu kabirlerin, Emevilerin!İstanbul kuşatması sırasında şehit olan sahabeler olduğu rivayet edilir.

1700 lü yıllarda aktif hale getirilen Yeraltı camisi içinde bulunan sahabe mezarlarıyla ayrı bir kıymet ve ehemmiyete haiz. Mimarisiyle de görülmesi gereken tarihi bir mekan.

İçerisinde sahabe kabirleri bulunan,değişik bir mimariye sahip, manevi havası huzur veren fakat görevlilerin kendi seslerine tutkularından mı nedir mikrofon sesini cemaati rahatsız edecek kadar açmaları, huzuru bozan en büyük etken. Keşke görevliler bu konuda biraz nefislerini dinlemeyip hassas davransalar.