Küçük Ayasofya

Çok eski (6. yüzyıl), Ayasofya ile çağdaş, aynı mimarlar tarafından tasarlanmış. Şu anda bir cami, sessiz ve uzun saatler sürüyor. Görünümü şehirdeki çoğu camiden çok farklıdır.

Cami sahile yakın bir konumdadır. MaşaAllah içi de çok güzel ve temiz. Öğle namazını burada kıldık ve hava çok serin ve huzurluydu. Ortam da sessiz ve temiz.

Bisikletle geçerken mimarisinden etkilenip durduğum bir eser. Atmosferi çok güzel içeride kitap okumalık yer ayırılmış, sakinliği ve huzuru çok güzel kesinlikle gidip görülmeli. Hemen girişinde tatlı bir bahçesi var.

Çok şahane bir camii önceden kiliseymiş ecdadımız camii olarak uygun görmüş çok bakımlı sultanahmete 10 dakika uzaklıkta yakınındaki sokullu mehmet paşa camiide muhakakk görülmeli çok kıymetli eserler

Neredeyse bildiğimiz Ayasofya ile aynı dönemde yapılmış bir kilise. 527 yılında yapılıyor, sonrasında 2. Beyazıt döneminde camiye çevriliyor. Dönüşüm gerçekten çok güzel olmuş örneğin minare kubbeye zarar vermesin diye ayrı yere yapılmış bu tarz minareyi Endülüste görmüştüm İspanya’da. Ayasofya ve Sultanahmet camisinin gölgesinde kalıyor o yüzden herkes tarafından bilinmiyor. Bu durumda rahat bir şekilde hem ziyaret hemde namaz kılabilirsiniz. Sultanahmet yokuşundan 7-8 dakika yürüyerek gelebilirsiniz.

Mimari açıdan en çok kileseden dönüştürülmüş camileri seviyorum. Osmanlı kileseleri camiye dönüştürürken asıl mimariyi koruyordu. Sadece mihrap, minber ve minare ekliyerek camiye çeviriyordu. Kileselerin mimarisi bozulmuyordu. Bu konuda osmanlı ile ne kadar övünsek azdır. Bu caminin kubbesinde Îsra suresi 81. Ayet “Hakk geldi, bâtıl zail oldu.” Yazmaktadır. Bu caminin mermer işlemleri muhteşem. Bir dantel gibi gibi ince ince işlenmiş. Sağ tarafa kitap okuma alanı oluşturmuş. Oldukça güzel ve tatlı.

İstanbul'da görülmesi gereken yerlerden bir tanesi. Bizans ve Osmanlı izleri taşıyor. İçerisindeki tulumba, taş işçiliği farklı yönleri. Yakınından maalesef tren hattı geçiyor ve kot olarak alçakta kalmış durumda. Her tren geçtiğinde deprem etkisi oluyor. Üst katı cuma namazları hariç kapalıymış. Son olarak mimberinde Osmanlıdan kalma olduğunu düşündüğüm 2 sancak mevcut ancak yıpranmış durumda. Bahçesinde Yesevi vakfına ait dükkanlar ve bir çay bahçesi mevcut.

İatanbula geldiğinizde Ayasofya Caminin yanısira bu muhteşem camiyide mutlaka görmelisiniz. Özelliklede dantel gibi işlenmiş harika sütun başlarına wmin olun hayran kalacakaınız.İstanbul’un yedi tepesinden birinde bulunur Küçük Ayasofya Camii. Küçük Ayasofya semtinde bulunur ve Şehrin tarihini önemli olaylarına tanıklık edecek kadar yaşlıdır. I. Justiyen ve karısı Theodor tarafından yaptırılan bir kilisedir. 527-536 yılları arasında inşa ettirilmiş olup, ilk dönemlerinde Aya Sergios ve Bachos Kilisesi ismiyle bilinirdi. Daha sonraki yıllarda ise camiye çevrilmiştir. Büyük Ayasofya Müzesi’nden sadece birkaç yıl önce yapılmıştır. İç ve dış mimarisi fazlasıyla etkileyicidir ve yıl içerisinde yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini görür. Küçük Ayasofya Camii, 1836 ve 1956 yıllarında onarım geçirmiştir.

Ayasofya ile aynı tarihlerde, 530 yılı civarı yaptırılan yapı, Ayasofya’ya olan mimari benzerliğinin de etkisiyle Osmanlılar tarafından “Küçük Ayasofya” olarak adlandırılmıştır. İsmi “Aziz Sergius ve Bakküs” kilisesiydi. Sergius ve Bakküs, İmparator Galerius döneminde Hristiyanlığı benimsedikleri için şehit edilen iki Roma askeriymiş. Bakküs işkenceler sonucu hayatına veda erken, Sergius idam edilimiştir. Rivayete göre I.Jüstin Bizans imparatoruyken, yeğeni Jüstinyen devlet’e karşı komplo suçlarından idam ile suçlanır. Fakat idam öncesindeki gece Sergius ve Bakküs Jüstin’in rüyasına girer ve Jüstinyene karşı merhametli olmasını söyler. Böylece ceza düşer ve Jüstinyen’in hayatı kurtulur. Zamanla Jüstinyen Bizans imparatoru olur ve MS 536 senesinde hayatını kurtaran bu iki aziz’in anısına kendi saray binasının yakınlarında bir kilise binası inşaat eder. Jüstinyenin döneminden kalma mermer kitabeler hala camii içersinde görülebilmektedir. Bu kitabeler Jüstinyen, karısı Teodora ve Aziz Sergius’u konu alan şiirler içermektedirler. 6. ve 7. yüzyıllarda kilise bir dönem Latinler tarafından kullanılır ve Konstantinopolis’te ki Latin cemaatinin kilisesi olur. Kilise II. Bayezid devrinde (1481-1512) Kapıağası Hüseyin Ağa tarafından camiye çevrilmiştir. Bir hamam, iki han, onlarca dükkân ve ev ile dört köyün geliri Küçük Ayasofya Camii’nin giderlerini karşılamak için vakfedilmişti. Küçük Ayasofya Camii bir külliyenin parçasıdır. Külliyenin diğer yapıları türbe ve hazire, hamam, zaviye-medrese ve sıbyan mektebidir. Küçük Ayasofya 1648 ve 1766 depremlerinde zarar görmüştür. Yapıya en çok zarar veren, hemen önüne inşa edilen demiryolu hattıdır. Bunun yanında yapılaşma bozuklukları da yapıya hem zarar vermiş hem de görüntüsünü değiştirmiştir. Son olarak 1999 Marmara Depremi yapıda bazı çatlaklara neden olmuştur. 1740 senesinde Hacı Ahmet Paşa camiyi restore eder ve bir şardıvan ekler. 1762’de minare eklenir, fakat günümüzün minaresi 1956 senesinden kalmadır. 2006 yılında ise, uzun restorasyon çalışmaları sonrasında, camii tekrar ibadete açılır.

Sultanahmet'te olmasına rağmen o kadar sakin bir yer ki insan şaşırıyor adeta. Kilise olarak inşa edilen yapı Sultan 2. Beyazid döneminde camiiye çevrilmiş. Camiinin içinde yükleyeceğim fotoğraflarda da göreceğiniz kitap okuma yerleri var ve şark köşesi şeklinde yapılmış. Benim çok hoşuma gitti. Kilise olduğu zamanlardan kalan süslemeler, yazılar da güzel muhafaza edilip zamanımıza kadar getirilmiş. Bahçesinde çok güzel bir kafeterya mevcut.

Fazla göze gelmeyen dikkat çekmeyen kiliseden dönme camii 1500 yıllık ..çeviren paşa nin vergi kaçakçısı suçuyla kafası kesildi.. torunları davalık miras için

Kiliseden camiye çevrilmiş. Çok güzel bir yapı. Gayet iyi korunmuş. Epey turist geliyor. Cami içindeki sütun başı suslemeler mükemmel. Arastası ise çok güzel. Teşekkürler.

İmamın sesi huzur veriyor müezzin ezanı makam yapicam diye uzatıp Gazele bağlamıyor sütun sayısı bi hayli fazla ulaşımı kolay. Kiliseden camiye çevrildiğini önceden bilin.

Muhteşem bir eser. Bahçe kısmı sanat merkezi gibi..çok güzel çay demleniyor. Orada oturup saatlerce kitap okumalık ve çevreyi tabiki camiyide izlemek harika..

Bu sabah Küçük Aysofya'da garip duygular yaşadım. Küçük Ayasofya çok maneviyatlı bir mabed. İçeri girmeden hissediyorsunuz. İyi ki atalarımız vandal Yunanlıların 10.000'lerce camiyi yıkması gibi yıkmamış. Mabedin her tarafı sizi göksel bir yolculuğa hazırlıyor. Daha giriş kapısında kitabe nakışında şöyle yazıyor: "Hiç bir göz görmedi, Hiç bir kulak işitmedi, Hiç bir beşerin kalbine ve hatırına gelmeyen şey, Salahatli kullar için hazırlandı" Şok oldum. Ne demek istiyordu bana? Sanki bana cenneti anlatıyordu. Bu giriş sanki bana çok derin bir mana anlatmak istiyordu, belliydi. Sonra içeri girdim. İçerisi cennet bahçesi gibi, ruhum titremeye başladı. Hiç bir gözün görmediği, kulağın işitmediği... O Şey, karşımda idi. Aman Allah'ım o ne güzellik. ### Küçük Ayasofya'nın Gizemli Kapısı: Manevi ve Sanatsal Bir Yolculuk Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un tarihi dokusunda derin izler bırakan, manevi ve sanatsal anlamda zenginlik taşıyan nadir yapılarından biridir. Caminin ana giriş kapısının üzerinde, Nebi şöyle ferman buyurdu sözleriyle karşılaşıyoruz: "عَدَّتْ لِعِبَادِهِ الصَّالِحِينَ مَا لَا عَيْنٌ رَأَتْ، وَلَا أُذِنٌ سَمِعَتْ، وَلَا خَطَرَ عَلَى قَلْبِ بَشَرٍ." Bu ifade, Allah'ın salih kulları için hazırladığı gizemli ve yüce nimetleri tarif etmektedir. Bu hadis, insanın kavrayamayacağı, duyuların algılayamayacağı üstün sırları ifade eder. Küçük Ayasofya Camii'nin bu ifadeyi seçerek giriş kapısına yazılması, ziyaretçilere manevi derinlikler ve ilahi sırların izini sürmeleri için bir davet sunar. Ancak bu sadece bir sembol değildir; aynı zamanda caminin iç mekanındaki ruhaniyeti ve estetik değeri ile de uyum içindedir. ### Ruhani Bir Yolculuk: Ayasofya'nın İçindeki Sanatın Egzotik ve Estetik Değeri Küçük Ayasofya Camii'nin içinde, insanın manevi yolculuğunu göklere çıkaran bir ayetle karşılaşırız: "سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَىٰ بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ." (İsra Suresi, 1) Bu ayet, Subhandır ki O, kulunu bir gece bilinmez semavi alemlere gece yolculuğu ile uçurdu, haram bir secde mekanından kutsal bir secde mekanına ki her tarafını bereketlerle doldurmuşuz. Bu suretle ona GÖSTERMEK için ayetlerimizi (lütuflarımızı, delillerimizi). O semi' basir semavi yolculuğunu ve ilahi ayetlerin muhteşemliğini dile getirir. Ayasofya'nın iç mekanında bulunan bu ayet, caminin ruhani ve estetik atmosferine derinlik katarken, aynı zamanda giriş kapısında yer alan hadisle de bağlantı kurar. ### Egzotik ve Mistik Bir Simge: Ayasofya'nın Kapısındaki Hadis Küçük Ayasofya Camii'nin ana giriş kapısında yer alan hadis, egzotik bir atmosfer yaratır. İnsan aklının ve duyularının erişemediği ilahi sırları ifade ederken, caminin içindeki sanatsal ve ruhani zenginliklerle bütünleşir. Bu hadis, ziyaretçilere sadece tarihi bir yapıyı değil, aynı zamanda manevi bir yolculuğu ve estetik bir deneyimi keşfetme fırsatı sunar. ### Küçük Ayasofya Camii: Tarih, Sanat ve Maneviyatın Buluştuğu Nokta Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un kalbindeki tarihi bir eser olmanın ötesinde, insanlığın derinliklerine inen bir yolculuğun kapısını aralar. Giriş kapısındaki hadis, ziyaretçilere Allah'ın sonsuz lütfunu ve sanatın yüceliğini hatırlatırken, iç mekandaki ayet ise semavi bir yolculuğun ve ilahi basiretin izlerini sürmeleri için bir kılavuz olur. ### Sonuç Küçük Ayasofya Camii'nin giriş kapısına yazılan hadis ve iç mekandaki ayet arasında kurulan bu bağlantı, caminin hem teolojik hem de sanatsal açıdan derinliğini vurgular. Bu makale, caminin gizemli ve manevi atmosferini anlatırken, ziyaretçilerin ruhani bir keşif yolculuğuna çıkmalarını ve Allah'ın sanatının ve ilminin yüceliğini deneyimlemelerini sağlamak için yazılmıştır. Bu makalede, hem hadisin ve ayetin Arapça asıllarını hem de Türkçe tercümelerini vurgulayarak, Küçük Ayasofya Camii'nin içerdiği manevi ve sanatsal zenginliği anlatmaya çalıştım. Umarım grupta okuyucu arkadaşlara faydalı olur.

Güzel ve özel kilise 1506 civarında camiye dönüştürülmüştür. Büyük pencereler, ışık ve mavi seramik dekorasyon şaşırtıcıdır. Pencerelerin yanında keyifli ve aydınlık bir okuma alanıyla ilk gördüğüm; koltuklar ve çeşitli kitapların bulunduğu raflar. Hissettiğin huzur ve sükunetin yanı sıra sahip olduğu güzellikler ve tarih nedeniyle de mutlaka ziyaret edilmesi önerilir.

Bahçesindeki sanat atölyelerine gittik, çok güzel eserler mevcuttu. Çay bahçesinde oturduk. Caminin içerisi zaten tarihi dokusuyla bir şaheser.

Küçük ama oldukça sessiz, camiye çevrilmiş olması ve Mekke'ye bakan kesiminin tuhaf bir açıda olması nedeniyle diğerlerinden farklı bir yerleşim planıyla hoşuma gitti. Sultanahmet Camii'nden yürümenizi tavsiye ederim çünkü hem keyifli bir yürüyüş hem de yol üzerinde bir meyve-sebze pazarının önünden geçiyorsunuz.

İstanbul'un marmaraya bakan surlarının iç kısmında küçük Ayasofya semtindedir. Bizans imparatoru I. Justinianus ve eşi Theodora tarafından 527-536 yılları arasında inşa edilmiştir. 1497 yılında Sultan II. Beyazıt tarafından Camiye çevrilmiştir.

Güzel bir atmosferi var. Camiden çıkınca direk deniz manzarası sizi karşılıyor. Etrafında çay içeceğiniz ve yemek yiyeceğiniz bir çok yer var. Araç park sıkıntısı yok. Deniz kenarinda turlayayim biraz derseniz yürüme mesafesinde şahane bir sahil ve çay bahçeleri var.

Justinyanus'un yaptırdığı ve 536 senesinde tamamlanan Sergios ve Bakhos Kilisesi;Osmanlı'nın İstanbul'u fethinden sonra Küçük Ayasofya Camii adı alarak cami olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Küçük Ayasofya ismi Ayasofya Kilisesi ile aynı dönemde, birbirine yakın bölgede, tahminen aynı ustalar tarafından inşa edilmiş olması ve kubbeli mimarisi ile benzerlik taşıması nedeniyle verilmiştir. Merkezi planlı yapıya sahiptir, sekiz ayak ve on dört sütunun taşıdığı 16 kaburgalı kubbesi caminin güzelliğine güzellik katmıştır. Köşelerde bulunan eksetralar kubbenin ağırlığını taşımaya yardım etmektedir. Mihrap duvarı içerden yarım daire olarak görünmesine rağmen tipik Bizans kilisesi özelliği taşıyarak dışardan yarım altıgendir. K. Ayasofya Camii impost sütun başlıkları, alt kat ve ikinci kat yani galeri katı arasında bulunan İmparator Justinyanus ve eşi hakkında güzel sözlerin yazılı olduğu friziyle halen buram buram Bizans Kilisesi güzelliğini ve özelliğini korumaktadır. Osmanlı zamanında korunan bu özellik Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Yakın zamanda tamamlanan restorasyon sırasında mihrabın sol tarafında kalan frizde Bizans zamanından kalan boyaların bir kısmı ortaya çıkmış ve caminin eşsiz güzelliğini bir defa daha ziyaretçilerine göstermiştir. Ziyaretçiler çok yakında bulunan Kadırga semtini ziyaret edip keyiflerine keyif katabilirler.

Gezilecek yerler arasında çok güzel bir camii içerisinde değişik dükkanlar mevcut ama çay ocağı fiyatları boğazda çay içsek yesek daha iyi olurdu diyeceğiniz kadar yüksek otopark yok

İstanbul'un gizli mücevherlerinden Küçük Ayasofya, tarihi ve mimarisiyle büyüleyici bir eser. 527 yılında inşa edilen bu yapı, Bizans döneminde kilise olarak kullanıldıktan sonra Osmanlılar döneminde camiye dönüştürülmüş. Sadece mimarisi değil, içinde barındırdığı mozai̇k ve fresklerle de büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Günümüzde ise hem müze hem de ibadet yeri olarak kullanılıyor. #TarihVeMimari

İstanbul’un Kadırga Limanı ile Cankurtaran semtleri arasında yer almakta olan cami, türbe, zaviye, medrese, sıbyan mektebi ve hamamdan meydana gelmektedir. II. Bayezid döneminde camiye çevrilen yapı öncesinde bir Bizans kilisesiydi. Yapı, şimdiki binası ile Ayasofya’nın da kurucusu olan Iustinianos tarafından 530 yılına doğru inşa ettirildi. İki eserin plan bakımından bazı benzerlikler taşıması sebebiyle buraya Türk devrinde Küçük Ayasofya denildi. Mabedin geliri çeşitli vakıflar vasıtasıyla sağlanmakta olup caminin şadırvanı ve mektebi Sadrazam Ahmed Paşa tarafından 1740 yılında yeniden yaptırıldı. Topkapı Sarayı arşivindeki belgelerden Küçük Ayasofya Camii’nin 1648 ve 1766 depremlerinde zarara uğradığı anlaşılmakta ve 19. yüzyıl içinde de bazı tamirler geçirdiği bilinmektedir. Küçük Ayasofya Külliyesi’ne en büyük zararı veren olay, 1860’larda cami ile çok yakın olan surlar ve deniz kıyısı arasındaki pek dar kıyı şeridinden Avrupa demir yolunun geçirilmesi olmuştur. Bu yol elli yıl sonra çift hat olarak genişletilmiş, yolun yüksekte bulunması gerektiğinden külliye iyice çukurda kalmıştır. Nasıl olduğu bilinmeyen ilk minarenin yerine caminin güneybatı köşesinde esas yapıdan ayrı inşa edilen sonraki minarenin barok üslubunun özelliklerine sahip olması 1750’lerden sonra inşa edildiğini göstermektedir. Bilinmeyen bir sebeple 1936’da kürsüsüne kadar yıktırılan minare tamamen kesme taştan inşa ettirilmiş olup kurşun kaplı klasik bir külahla sona ermekteydi. Uzun süre yıkık vaziyette kalan minarenin yerine 1955 yılında günümüzdeki minare yaptırılmıştır. Eski kilise cami haline getirilirken narteksin kuzeye bakan yan duvarındaki kapı ve pencere Şehrizade Mehmed Said Efendi tarafından muntazam kesme taşla kaplatılarak yanındaki duvara bir musluk ilavesiyle klasik üslupta bir giriş halinde şekillendirilmiştir. Caminin dış cephelerinde Osmanlı mimari prensiplerine uygun biçimde irili ufaklı pencereler açılmış, bazı pencereler de örülerek kapatılmıştır. Duvarları benzerlerinin hepsinde olduğu gibi mozaiklerle kaplı olması gereken yapıda günümüzde böyle bir süslemenin varlığını gösteren bir iz yoktur. Belki de duvarlardaki sıva ve badanaların altında duvar resimlerinin kalıntıları durmaktadır. Fakat taş işçiliği İlkçağ sanatından öz Bizans sanatına geçiş döneminin izlerini gösterir. Küçük Ayasofya Camii, esasını teşkil eden büyük bir kubbenin hakim olduğu merkezi planlı Erken Bizans dönemi yapılarının güzel bir örneğidir. Böylece Küçük Ayasofya Camii, Bizans ve Türk mimarilerinin birbiri içine grift olduğu bir eser halinde günümüze kadar gelmiştir. Türbe camiinin kuzey tarafında, kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş sekizgen planlıdır. Haziresi ise yine camiinin kuzey tarafında olup oldukça geniş bir alan kaplamaktadır. Eskiden çok sayıda ağacın gölgelediği bu hazîrenin ağaçları son yıllarda azalmıştır. Hamam camiinin kuzeydoğu tarafında tarafında, zaviye ve medrese camiinin batı kısmında yer almaktadır.

Camii çok güzel. Sultanahmet'ten sahile inerken mutlaka gidip görün derim.

Şehrin en iyi restorasyon çalışmalarından birini gören muhteşem bina. Ne yazık ki tüm görkemine rağmen yerli halk turistler kadar ihtimam gösterememekte. Üst kat uzun zamandır kapalı. Bahçesindeki türbe Roma Dönemi vaftizhane iken çeşmenin deposu için bir lahit kullanılmış. Devasa kubbenin çevresi Latince olarak yazılı. Tüm bu unsurlara ve delillere rağmen "İstanbul Yunan kentidir" diyen sözde okumuş aydın kitlesi inatla cahilane haykırışlarına devam ediyor.

Muazzam bir cami. İstanbul'da en sevdigim mekan zaten Küçük Ayasofya olabilir ki her yere de yakın. Hele caminin iç tarafında kitap okuma bölümü var çok ayricalikli duruyor. İlk ayetin Oku olduğu bir din için harikulade olmuş bence. Keşke bircok yerde olsa sadece camilerde değil de mekanlarda cafelerde herhangi olma ihtimali olan bir yerde.

Çok güzel bir eser, avlusunda çesitli oturma yerleri ,atolyeler v.s var. Kiliseden camiye çevirilmis,ecdad aslini bozmadan kucuk dokunuslarla guzel bir eser i hem korumus hem de gunumuze gelmesini saglamis. Allah onlardan razi olsun.

Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un Küçük Ayasofya semtindeki cami. Bizans (Doğu Roma) İmparatoru I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilise 1497'de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir. Wikipedia Güzel bir çay bahçesi vardır. Etrafı adım başı tarihi yapı ve kalıntılar... İçerisinde pencere önlerinde kitap okumak için minderli oturma alanları. Sütunlar ve arasındaki bağlantılar Bizans yazılarını ve işlemelerini halen muhafaza ediyor . Gidip görülmesi gereken bir yapı .

Dinlendirici bir atmosfer , maneviyat hissedilir derecede yüksek ama çay bahçesindeki kabir kafamı kurcalıyor , gerçek mi araştırıcam..!

KÜÇÜK AYASOFYA CAMİİ Bizans imparatoru 1.jüstiyen ve karısı Theodor tarafından 527-536 yılları arasında Aya serviks ve Backer kilisesi adıyla yaptırılan kilisedir.. 1497 yılında Sultan 2.Beyazıt döneminde camii çevrilmiştir. Sekiz köşeli Ana kubbesi, penbe ve yeşil somaki sütunlar ve mermer levhalar vardır. Daha detaylı tarihi bilgiler 1.çi fotagraf da açıklanmıştır. İst fatih kazası sultanahmet küçük ayasofya semtindedir.

Muhteşem bir yapı. Yakın zaman a kadar haberdar değildim. Tesadüfen buldum. Ulu orta yerde değil ara sokakta gizli saklı kalmış keşfedilmeyi bekliyor sanki. Çok küçük bir cami. Çok sakin kendi halinde öylece bekliyor. İçerisi tarih kokuyor... Bahçesi, çaycısı ve küçük küçük odalarda el zanaatı ile uğraşan abiler ablalar var... ibadet sonrası çayınızı içip dinlenebilirsiniz.

Mutlaka ziyaret edilmesi gereken güzel bir tarihi nokta. Yeri biraz uzak kalıyor olsa da muhakkak gidilmesi gereken yerlerden kilise den cami ye çevrilmiş. Minare binaya yakin ancak bitişik değil. Ve wc hizmeti ne yazık ki yok.

Yapı harika eklentileri bozmuş orijinal kalması daha güzel olurdu. Fotograf çekmemize birisi -sanırim orada görevli- yasak dedi ama kimse onu dinlemiyor. Sümüklü peşmurde birisi.

Muhteşem bir camii sultan Ahmet civarında görülmesi gereken yerlerden biri büyük camilerin gölgesinde de kalsa İstanbul’da en eski Bizans yapılarından biri

Çok güzel bir kilise-cami dönüşümü mabed. İçi ve etrafi gerçekten ferah ve iki kültürün izlerine yer verilmiş. 2017de su basmış ama şuan aktif ziyarete ve ibadete açık halde. Bahçesindeki çay ocagı da degerlendirilmeli zira o guzel atmosferden iki rekat namaz kilmadan ve bahcesinde taze bir çay yudumlamadan ayrilmayin.

527 yılında bizans imparatoru 1. iustinianos tarafından azizler adına yaptırılmış, 2.beyazıd zamanında 1505 yılında ise hüseyin ağa tarafından camiiyle çevrilmiş. içerisinde hüseyin ağa türbesi ve 24 odalı hüseyin ağa medresesi de var. bu medrese sanırım şu an ahmet yesevi vakfına bağlı. ayasofya’yı andırdığı içinse bu ismi almış. kadırga limanı ile cankurtaran semtleri arasında yer alır. hem avlusunun hem etrafındaki sokakların sakinliği sebebiyle ayrı bir huzur verir. tarih ve mimari sevenlerin uğraması gerekir diye düşünüyorum. bahçesinde sultanahmet kapalı cezaevi hücre kapısı da bulunuyor ama sebebini anlayamadık.

Cami çok güzel içi sütunlarla dolu Farklı bir atmosferi var. Avlusundaki küçük dükkanlar için aynısını söyleyemeyeceğim biran önce tarihi dokuya uygun bir amaçla kullanılmalı. Mahalle arası kahvehane olmaktan kurtarılmalı.

Harika bir camii, İstanbul'da yaşayan herkesin mutlaka görmesi gerekli. Müthiş bir sanat eseri.

4 Ramazan, Ayasofya'nın 18. Camii, Küçük Cami (Türkçe: Küçük Ayasofya) !! Şouf Reel'in caminin kendisi hakkındaki ruhunu (Aya Sofya küçük) okumayı bitirmeden önce açıklamayı okuyun ki caminin hikayesini baştan bilesiniz. Osmanlı'nın 1453'te Konstantiniye'yi fethinden sonra II. Beyazid'in saltanatına kadar kilise aynı kalmıştır. Sonra (1506 ile 1513 yılları arasında) Hüseyin ağa orayı camiye çevirdi ve o sırada kiliseye sunanlar ve okul eklendi. 1740 yılında El-Sadr Ahmed Paşa camiyi restore ederek abdest çeşmesini inşa etti. 1831 yılındaki 1648 ve 1763 yıllarındaki depremlerden kaynaklanan hasarlar Sultan II. Mahmud'un saltanatı döneminde onarılmıştır. 1762 yılında minyon ilk olarak inşa edildi. 1940 yılında yıkıldı ve 1956 yılında yeniden inşa edildi. Cami web sitesi: لالالي #لالالي #استكشاف# Küçük Ayasofya #turkey #türkey #الجزائر

Maalesef içeri girdiğimde hayal kırıklığına uğradım biraz. Bu kadar eski ve tarihi bir kilisenin şu an sıradan bir cami gibi olması çok üzücü bir durum. Böyle yapıları camiye çevirip içerlerindeki tarihi mozaikleri kapatıp tarihlerini ve kültürlerini silmek yerine muhafaza etmeliyiz. Maalesef bu duruma İstanbuldaki birçok tarihi kilisede rastlanıyor.

Güzel cami. Şehirdeki diğer camiler kadar kalabalık değil. İçinde güzel yüzeyler var. Giriş ücreti almıyorlar. Onu tanımaya değer.

Çok farklı bir atmosfere sahip bir camii.. Bir Kiliseden, Camiye çevrildiği için Kiliseden kalıntılar belli oluyor.. Oranın taşları vesaire kimbilir ne kadar mutludur artık bir Camii oldukları için..

İstanbul'da Kadırga semtinde bulunan İstanbul'un Roma döneminden kalma en eski ibadethanelerindendir. Yaklaşık 1500 yıldır ayakta duran Küçük Ayasofya, Büyük Ayasofya(Ayasofya Müzesi) dan daha eskidir. İstanbul’un Fethi’nden Fatih Sultan Mehmet Han kiliseyi camiye çevirmemiştir. Küçük Ayasofya, Sultan 2.Bayezid döneminde Darussade Ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Bu tarih kimilerine göre 1497’de kimilerine göre ise 1504’dür. Bu esnada yapıya medrese, şadırvan, minare ve müezzin mahfili eklenmiş; bazı ek pencereler açılmıştır.

Gerçekten de çok güzel bir camii ilk defa ziyaret ettim içinde tarih var taa 576 yılında yapılmış nereseyse 1.5 asırlık yer içinde boydan boya yunan alfabesiyle yazılmış bir yazı var mutlaka ziyaret edin derim

Bizans imparatoru tarafından 527 yılında yapılmış daha sonra Camii ye çevrilmiş. Farklı bir havası var. Görmenizi tavsiye ederim.

350 yıllarında Bizans İmpratoru tarafından yapılmıs Kadırga civarında küçük bir Cennet. Sessizliği dısarıda arayanlara duyurulur.

527 yılından kalan bir eser. Tarihi yarımadanın en sakin köşelerinden biri. Çay bahçesi keyifli ve ucuz.

Görmek için gelmeniz gereken yerler.

Muhteşem bir Camii Şerif...Mutlaka görülmesi gereken bir yer...özellikle Direklerin üst kısımlarında bulunan İşlemeler muhteşem...

Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un Küçük Ayasofya semtinde bulunan bu cami Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılmış. 1497'de sultan II. Beyazıt dönemi Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiş. Camiye çevrilince yapısı Ayasofya Camii ne benzediği için Küçük Ayasofya adını almış. Cami Balkan Savaşları sırasında savaştan kaçanların sığınma mekanı olmuş.

Allah'a şükürler olsun ne güzel camidir..ne güzel bir külliyedir ..ibadet ettikten sonra külliyesi püfür püfür eser bir çay için yeter

Ayasofya’nın minyatürü gibi. Bizans İmparatoru 1. Jestinden ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilisedir. 1479 yılında Sultan 2. Beyazıt dönemi Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiş.

Mükemmel bir camii tarih kokuyor yeni restorasyon çalışmaları bitmiş Fakat caminin abdest almak için tuvalet leri yok .....ama turistler için mükemmel sigara iç me yerleri yapılmış

I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilise 1497'de Sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir. İstanbul'un en eski Bizans Dönemi yapısı olarak bilinir. Bahçesinin güney kısmında 24 odalı geniş bir bahçesi ve ortasında şadırvanı olan Hüseyin Ağa Medresesi yer alır. Medrese Yesevi Vakfı tarafından restore edilmiş ve Türk el sanatlarının hizmetine verilmiştir. Yakınında Kesikbaş Hüseyin Ağa türbesi yer alır.

Çok sevdiğim bir cami... Tekrar ziyaret edip,namaz kılma fırsatımız oldu elhamdülillah...

Temizlik 10 numara. Yarım saat kadar durdum. 30 kadar turist geldi. Çoğunlukla Rus. Çok büyük saygı ve merakla gezdiler. Maalesef ingilizce bilmiyor hiçbiri. Çok çekingenler. Biz, Rusça öğrenmeli onlara İslam'ı anlatmalı, gönüllerini ısındırmalız diye düşünüyorum. Levhalarda, hatlardaki ayetlerin ve ibarelerin anlamların ah bir bilseler.... Küçük Ayasofya camii ve Ayasofya camii arasında bir tünelin olduğunu da buradaki abiden öğrendim. Buyrun gelin efendim. Gelenler hep turist...

Küçük Ayasofya Camii: Fatih Kadırga, Küçük Ayasofya semtindeki camimizdir. Bizans (Doğu Roma) İmparatoru I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilise, 1497'de Sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir. Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un en eski Bizans Dönemi yapısı olarak bilinir. Bahçesinin güney kısmında 24 odalı geniş bir bahçesi ve ortasında şadırvanı olan Hüseyin Ağa Medresesi yer alır. Medrese Yesevi Vakfı tarafından restore edilmiş ve Türk el sanatlarının hizmetine verilmiştir. Yakınında Kesikbaş Hüseyin Ağa türbesi yer alır. Yapı 1836 ve 1956 yıllarında iki onarım görmüş, muhtelif kurşun ve sıvaları yenilenmiş, tek minaresi önemli ölçüde onarılmıştır. Söylencelere göre kilise, ismini I. Anastasius'un Doğa Roma İmparatoru olduğu zamanda gerçekleşen bir olaydan alır. I. Anastasius devrinde imparatora karşı bir toplumsal ayaklanma gerçekleşir ve bu isyana I. Justinianus'un da adı karışır. Bunun üzerine, I. Justinianus imparator tarafından idam cezasına çarptırıldı ve hükümün gerçekleşeceği sabahtan önceki gece Aziz Sergius ve Aziz Bacchus, imparator I. Anastasius'un rüyasına girerler ve I. Justinianus'un lehinde tanıklık ederler. Bu rüya imparatora, verilen hükmün hakkaniyeti üzerine tekrar düşünmesine sebebiyet verecek derecede tesir eder. I. Anastasius verdiği karardan vazgeçerek I. Justinianus'u bağışlar. I. Justinianus tahta çıktıktan sonra, I. Anastasius tarafından hayatının bağışlanması kararına mucip olan Azizlere şükran borcunu ödemek için bir adak kilisesi olarak Aziz Sergius ve Aziz Bacchus adına halihazırda Küçük Ayasofya Camii olarak hizmet veren kiliseyi inşa ettirir.

İçindeki kolon mimarisi ve dış mimarisi Ayasofya’yı andırıyor. Yalnızca çinilerin yeni yapılmış olması çok sırıtıyor.

Gerek tarihi gerek manevi anlamda çok şey ifade ediyor hem mistik hem manevi bir havası var bu kiliseden camiye dönüşen mabetin tarihsel anlamda hikayesini okuyup sonra gitmeniz de fayda var bu arada kilise döneminden kalma yazıları görmeyi unutmayın Ayasofya'nın bire bir kopyasidir.Sultanahmetten asagiya doğru giderseniz zaten sorsanız gösterirler.Gormenizi tavsiye ederim

Arkadaşlar bu muhteşem eser gözden kaçabilir Sultan Ahmet meydanına geldiyseniz dikilitaslar arkasından polis kordonundan çıkıp hafif sola aşağıya doğru inin yol sizi doğrudan buraya getirecek kulliyede çay ocakları ve güzel bir bahçe var bu inciyi sakın kaçırmayın derim

Cami 6 y.y da klise olarak yapılmış 15 y.y da osmanlılar tarafından camiye çevirilmiş

Fatih Belediyesi Çatladıkapı Sosyal Tesisleri karşısında çatısı gözüküyor. 530 yılına doğru inşa edilmiş yapının Bizans zamanındaki ismi Sergios ve Bakhos Kilisesi. Sütunlardaki oymalar ve ana kubbe etrafındaki kabartma yazılar mükemmel.

Çok tarihi otantik bir yer. Güzel bir bahçesi var. Cami ise hemen yanında tarih kokuyor. Çay 3 TL yani makul fiyat. Buraya fotoğraf çeken ve entelektüel bir çevre geliyor yani müdavimleri de İstanbulu iyi bilen kitle.

Kiliseden camiye çevrilen ibadet yerlerinden bir diğeri. İçeride ayazması var. Ayrıca medresesinde el sanatları Çarşısı var. Biz gittiğimizde otel çok yer kapalı idi.

Sultanahmet Meydanı’nın güneybatısından denize doğru inerken tren yolunun hemen yanında, Cankurtaran ile Kadırga semtlerinin kesiştiği alanda, bulunduğu mahalleye adını veren küçük bir cami ile karşılaşırız. Küçük ve mütevazı görüntüsünün aksine mimarisi ile yeni bir çağ açan, ilginç hikayeler barındıran bir yapıdır Küçük Ayasofya,Kilise olarak inşa edilen yapının asıl ismi Sergios ve Bakhos Kilisesi idi

Görünümü ile Ayasofya Kilisesinin küçüğü olup, Sultan Ahmet civarında görülmesi gereken önemli bir tarihi yapıdır.

Tarihte her zaman önemli bir yere sahip olmuş her zaman imparator sultanlara ev sahipliği yapmış ...Buyuk ayasofyaya olan benzerliginden Türkler tarafından küçük ayasofya adı verilmiş sizde farkli bakın .

Türkçede Küçük Ayasofya Camii (Küçük Ayasofya Camii) olarak bilinen bu cami, kökenini Osmanlı İmparatorluğu döneminde Müslüman tapınağı haline gelen Konstantinopolis'teki Aziz Sergius ve Aziz Bacchus'a adanmış bir Ortodoks kilisesine dayanan bir camidir. Merkezi kubbeli Bizans yapısı 6. yüzyılda inşa edilmiş ve Ayasofya'nın yapımına ilham veren model olduğundan Küçük Ayasofya olarak da anılmaktadır. İstanbul'daki erken dönem Bizans mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.

İçerisi namaz kılmak için çok sıcak. Ama cami muhteşem bir işçilik ve tarih

Akşam namazı öncesi hocamız dersini yapıyor. Beş dakika kadar. Tesirli ve vurucu bir ders. Sağ olsun var olsun

Güzel cami. Şehirdeki diğer camiler kadar kalabalık değil. İçinde güzel yüzeyler var. Giriş ücreti almıyorlar. Onu tanımaya değer.

İç estetik ve mimarisi ile büyüleyici bir camii

Sultanahmet At Meydanından aşağıya sapınca kolayca bulunabilen bir camii. Mutlaka gidilmesi gerekiyor.

Tuvalet var. 2 ayrı şadırvan var. Kadınlara uygun şadırvsn göremedim. Bahçesinde kafeterya mevcut.

Bizans döneminden kalma bu eski kilise, Küçük Ayasofya Camii'dir, fetihlerle bu camiye dönüştürülmüştür ve içinde Justinianus'un amblemli birkaç sütun başlığı dışında eski kiliseden neredeyse hiçbir iz görülememektedir. Her durumda, güzelliği dikkat çekicidir (aslında buna “Küçük Sofya” denir) ve görüşü rahatlatıcıdır. Açılış saatleri çok kesin değil... Sabahları açılmasını uzun süre bekleyebilirsiniz.

Dünyanın kültür başkenti olan İstanbul'un saklı güzelliklerinden olan Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un Küçük Ayasofya semtindeki camiidir. Bizans İmparatoru I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilise 1497'de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiiye çevrilmiştir.

Kiliseden camiye çevrilmiş bir cami. Kesinlikle görülesi bir yer.

Sultanahmet’te Küçük Ayasofya Caddesi’nde bulunan yapı, 527 yılında I. Iustinianus tarafından Hagios Sergios ve Hagios Bakhos adına yapılmıştır. II. Bayezit zamanında, Hüseyin Ağa camiye çevirtmiştir. 1946 yılında onarılmıştır. Dörtgen planlı bir yapıdır. 19 m. yüksekliğindeki kubbesi sekiz ayak üstüne oturmuştur. Yeşil ve kırmızı mermerden 34 sütunu vardır. Beş kubbeli, altı sütunlu son cemaat yeri sonradan yapılmıştır. Camiye çevrildiğinde yapılan tek şerefeli minare, yapının sağındadır.

Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un Küçük Ayasofyasemtindeki cami. Bizans İmparatoru I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından 527-536yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilise 1497'de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir. Temelinde 3 metreye 1,8 metrelik blok taşlar kullanılmıştır. 8 köşeli ana kubbesi bulunmaktadır. İstanbul'un en eski Bizans Dönemi yapısı olarak bilinir. Bahçesinin güney kısmında 24 odalı geniş bir bahçesi ve ortasında şadırvanı olan Hüseyin Ağa Medresesi yer alır. Medrese Yesevi Vakfı tarafından restore edilmiş ve Türk el sanatlarının hizmetine verilmiştir. Yakınında Kesikbaş Hüseyin Ağa türbesi yer alır. Yapı 1836 ve 1956 yıllarında iki onarım görmüş, muhtelif kurşun ve sıvaları yenilenmiş, tek minaresi önemli ölçüde onarılmıştır.

dışardan gördüğümde ayasofyaya ne kadar benziyor kesin kücük ayasofya cami burası demiştim, öyle de çıktı. çok güzel bi atmosferi ve avlusu var. bizans zamanından kalma işlemeler ve detaylar da mermerlerde mevcut. Ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

bahçesinde oturup cay içmek ayrı bir zevk veriyor.Yüksek duvarlarla çevrili bahçesi şehrin gürültüsünden ve kalabalığından kurtarıp içinize tarifsiz bir huzur veriyor.

İstanbul'un gizli kalmış tarihi yerlerinden biri, kendine has havası var. Harika bir mimarisi olan güzel bir Cami...

Tarihi yarım adanın adeta küçük mücevherlerinden, kesinlikle haziresinde bulunan sahafların ve vakıfların standları kaldırılmalı güzelce elden geçirilmeli… hoşuma gitmedi

Kesinlikle en sevdiğim yer diyebilirim. Kilise çok güzel, önünde kuyumcuları ve sanatçıları çalışıp sanatlarını sunanları görebileceğiniz bir kültürel alan var. Güzel bir bahçeyle çevrili küçük, mütevazı ve güzel bir kafe.

Çok sevdiğim bir camii. Önündeki oturma yerlerine gelip arada dinleniyorum. Sessiz ve sakin. Mimari yapısı farklı ve etkileyici. Huzur bulduğum bir yer.

sabah namazında buradaydık sıcak bir cami tarihi ve tertemiz kitap okuma köşesi biler var harika

Ürpertici bir atmosferi vardır, kapıdan girer girmez anlaşılır..

Küçük Ayasofya Camii; Fatih eski Eminönü İlçesi’nde Cankurtaran ve Kadırga semtleri arasında Bizans İmparatoru I.İustinianos tarafından kilise olarak inşa edilmiştir. 530’lu yıllarda inşa edilen Sergios ve Bakhos adlı bu kilise, İstanbul’un fethinden sonra II. Bayezid döneminde Darüssaade Ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürülmüş, camiye dönüştürülmesinden sonra avlunun etrafına zaviye hücreleri ve Hüseyin Ağa’nın türbesi inşa edilmiştir.

Birçok kimsenin bilmediği bir tarih harikası, mermerin dantel gibi işlendiği iç süslemelerinin mutlaka görülmesi lazım...

Konstantinopolis'in en eski kilisesi olduğunu söylüyorlar. İmparator Justinianus'a karşı yapılan isyanlarda ciddi hasar gören yapı, MS 536 yılında onarılmış, Sergius ve Bacchus'a adanmış ve 1453 yılından itibaren camiye dönüştürülmüştür. Kırmızımsı mamülleri ve tüm Bizans başlıkları ve Latince yazıtlarıyla ihtişamını korumaya devam ediyor.

Teknolojik bir havalandırma sistemi dahi olmadan sıcacık yaz gününde içerisi serin. Huşu içinde ibadet ediliyor.

Burası bir müze olarak turistlere sergilensede bizim için cami olarak varlığını sürdürecektir

Küçük Ayasofya Camii, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan ender yapılardandır. Caminin yapılışı 6. Yüzyıla dayanmaktadır. Sanıldığı üzere Küçük Ayasofya Cami’nin orijinal Ayasofya Camii ile bir ilişkisi yoktur. Halk o dönemde caminin Ayasofya’ya benzerliğinden dolayı bu camiye Küçük Ayasofya ismini vermiştir. Hatta caminin bulunduğu semtin adı da cami ile aynıdır. Bizans döneminden kalan bu eşsiz yapı o dönemde kilise olarak kullanılmaktaydı. Ancak 16. Yüzyıla gelindiğinde ise bu yapı, kiliseden camiye dönüştürüldü. Geçmişi köklü olan Küçük Ayasofya Camii, ziyaretçilerin tarihe tanıklık etmesini sağlamaktadır.

En sevdiğim camilerden biri, küçük, sessiz ve sevimli, çok az ziyaretçisi var, yanında çay ya da kahve içmek için bir bahçe var.

Gezmeyi ihmal etmemeniz gereken güzel tarihi bir camii.

Tr: Dış mimarisi mükemmel olan fakat içine badana boya yapılmış bir camii. İç mekanda sadece sütunları çok sevdim. En: A mosque with excellent exterior architecture but whitewashed inside. I just loved the columns in the interior.

Giriş ücretli olsun sadece turist vardı

Yüksek puan vermemin sebebi böyle tarihi bir kutsal mabede en yüksek puan yakışır. Fakat en büyük problem camide wc - lavabo olmaması. Böyle bir şey nasıl olur aklım almadı. Dünkü ziyaretimde en çok üzüldüğüm iki nokta ibadethanenin abdest alma zorluğu ve cami içinin bakımsızlığı oldu. Umarım yetkililer en kısa sürede duruma el atarlar.

Gezmeyi seven, tarihi mekanlar ike ilgisi olan, herkesin görmesi gereken bir mekan. Ancak, yorumlara baktığım da, biraz abartı var. Oysa sıradan bir Bizans kalıntısı, Osmanlı camisi bir eser. "Küçük Ayasofya camisi" deyince çok büyük bir beklentiniz olmasın. Kendine has iç özelliği, kuyusu ve kitap okuma alanı.